KAĞITTAN KUŞLAR
gözlerini kör etmiş kusursuzluğun
tebessüm bile edemeyecek kadar kusursuzluğunda boğulmuşsun yazdıklarımda kendini göremeyecek kadar uzaksın oysa bir bardak çay sıcaklığı yol sonra aramıza bir sandalye atıyordum gelip simsiyah bir buz oturuyordu sonra ellerimi kesiyordum kağıttan kuşlar yaparken mutsuzluğun bana öğrettiği bir şey vardı mutluluğu beklemek acı zamanın farmakolojik bir etkisi olmadığını da öğrendikten sonraydı kendime döndüm kedimi kucağıma alıp bir dante-la ördüm kimse görmedi geçti acım boşlukları, taşları seken ıslak parmak uçları gibi atladım aldırmıyordu bana güvercinlikler kafesler zindanlar aldırınca beyaza kesiyordu siyahın deri değiştirmede ustalaşmış bedenleri gülmüyordum, ölüm gibi bir şeye değiyordu kirpiklerim susuyordum duman duman avuçlarda son kalan ümit tozları uçuruluyordu sonra sen mi geliyordun bir başkası mı aldırmıyordum aldırınca içimden kuş cehennemleri dökülüyordu hep üzgündüm ve bu artık can yakan bir şey olmaktan çıkan olağan bir pazartesiydi uçurum evet uçurum sözcüğümü bir kan tabelanın gölgesinde can çekişirken buluyordum uykuya kalmış çocuklar gibi yorgun ve ayakları soğuktu hüznün ben yüzünü hiç böyle görmemiştim aldırmadım geçtim annem sevdamı gözlerimden anlardı gençtim şimdi kimse sevdayı tanımıyor kirli bir sadakat ceplerinden düşüyor öpüp başına koyan olmuyor çürüyor |
Şiirin şiire sevdalanışı.
Beğendim...
....................................... Saygı ve Selamlar...