Gönülle Hasbihal
Gönülle Hasbihal-1
Kal diliyle değil hal diliyle, Gel de halleşelim gönül seninle. Susmakla olmuyor, konuş bir hele, Hangi dert düşürdü seni bu hale? Çekinme söylemem ağyara, ele, Neden eğmektesin böyle başını? Öfkeye kapılmış dolar taşarsın, Bunca acı ile nasıl yaşarsın? İnsan nadandır, niye şaşarsın? Atıp kırma sakın, sabır taşını. Neyi yitirdin de, kara bağlarsın? Kanayan yaranı, narla dağlarsın, Deli sular gibi coşar çağlarsın, Akıtıp durursun gözün yaşını. Bulunmaz dünyanın adil yasası, Mazlumun hakkını çekip alası? Sana mı kalmıştır derdi tasası? Ağuyla doldurma, yazık aşını. Günlerin geçmekte hüzün içinde, Dönüp de kendine, bir kez “niçin” de? Niçin fırtınalar kopar içinde? Yetmez mi, gül artık, çatma kaşını. Gönülle Hasbihal-2 Gönül dile gelir, halin arz eder, Dinleyelim hele, acep neler der? Kal dili lal artık, bahçe tarumar, Nasıl olur insan buna göz yumar? Kötülük edip de saadet umar! Vicdanı olanlar eğer başını. Ahlak, erdem kayıp, gözdedir sefa, Gerçekte bulunmaz, sözdedir vefa, Mazluma yapılan eziyet, cefa, Nasıl da çatlatmaz sabır taşını? Feri kaçmış gözler, semaya bakar, Gönle düşen ateş ciğerim yakar, Ah olup boşalır, içime akar, Neden kimse görmez mazlum yaşını? Kardeş mezarını kardeş soyar mı? Ardından vurup da kana boyar mı? Açgözlü kimsede mide doyar mı? Niçin helal görür, zalim aşını? Seslense ne olur, kulak veren yok. Gül dalında solmuş, alıp deren yok. Muhabbet bağına gönül seren yok. Çok mudur bülbülüm çatsa kaşını? |