GÖK KUBBEDE BİR HOŞ SEDAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Samsunda piknikte idik o gün .Akşam eve geldik.Kendimi birden çok yalnız hissettim.Yine geçmişe takıldı aklım.gel git bitmiyordu beynimde.Sanırım vicdan azabı idi yaşadıklarım.Kendimle hesaplaşmada denilebilirdi.Biteviye arkama dönüp bakmaktan yorulmuştum artık Ve bir yerlerde bir şeylerde takılıp kalmak ruhumu inanılmaz yıpratıyordu.
Gökyüzü bazen en yakınız olan insanlardan bile daha yakın gelir insana.Çünkü her şeyinizi herkese anlatamazsınız..Kalabalık da bile yalnızlığı yaşarsınız .O akşam da öyle bir şeydi yaşadıklarım sanki .Kendini ifade edememek kadar insanın enerjisi bitiren bir şey yok. Kendini yargılar,bazen kendinizle kavga edersiniz ama çözümsüzlük gelip önünüze oturur.Sizin kımıldamanız imkansızlaşır ve fırsat vermez bir türlü yerinizden kalkmanıza .Kafanız karışır,aklınız gidecek gibi olur sonra iç sesinizle konuşursunuz delirmeye az kaldı doktorum nerde şarkısı tam size göredir o anlarda .İyi ki Allah var der çözüm üretemediğiniz yerde Rab’be koşar onun dergahında serinler onunla hem dem olmanın huzurunu yaşarsınız. En büyük yargıç insanın kendi vicdanıdır.Ben hayatımda iyice düşünmenin değil ,gönül sesimi dinlememenin cezasını çok çektim.Sınav böyle olacakmış. Hay’ a koşmak ve Hay ’da kaybolmak ve gökkubbede hoş bir seda bırakmak adına Rab’bim izin versin sonuna kadar ona koşayım ve onda kaybolayım inşallah....!!
Siyah yorganını sırtına alan bu uçsuz bucaksız gök sahrasında
Gönül yalnızlıklara merhaba dedi yine bu gece... Kaldırım taşlarına sıkışmış hayallerin uçurduğu Kara sevda türküleri mızıka eşliğinde çalınırken, Sokak çocukları kararmış elleriyle alkış tutuyordu köşe başında... Karanlık izbe yolların sonunda gidilirken dönülmez akşamlara, Kulağımda başka bedenlerde ölürüz biz şarkısı çalıyordu... İç denizimden yüreğime ilerleyen mağma gürültüleri, Kulaklarımı çınlatıyordu mütemadiyen ısrarla ve tiz sesiyle İmdat seslerini görmemezlikten gelen ve gözyaşlarıma dur diyen O nadide fikir rüzgarlarım esiyordu alabildiğine... Ancak inci taneleri itiraz ettiler bu esen sert rüzgara ve Acımasız gibi görünen hayatın taşlı yollarında ’Narında hoş, lütfunda hoş’ demek Ne güzel bir seslenişti, ne güzel bir lezzet ! Bu gök kubbede hoş bir seda bırakmak azmi ne tatlı, bir reyhan kokusu misali! Yeni aşı yapılmış,can fışkıran dallar gibi, gençlik kokuyordu hava... Yalnızlığı izbe bir çöplükte yere bıraktım ve enel hak deyip sonsuza vardım... Semiray Emre-Samsun/2015 |