VUSLATA DAVETEllerin, tutacak bir el ararsa Uzattım elimi, tutuver gitsin. Gönlünde gam, keder, ne derdin varsa, Elinin tersiyle itiver, gitsin. Gel, öyle bir sofra kurdum ki sana İçkisi, mezesi aşk...Anlasana... ’Ayrılık, bitmektir’ demiştin bana; İşret sofrasında bitiver, gitsin Çekinme güzelim, doldur doldur iç, Yüzünde gülleri güldür, güldür, iç... Sohbetin değeri ölçülür mü hiç, Dünyayı bir pula satıver, gitsin... Gel, dol kadehime, sarhoş et beni, Kadehte mey diye içeyim seni. Bir gülüş, bir bakış ve gül buseni Kadehin içine katıver, gitsin. Haydi, bin, gidelim, aşk; uçan halı, Uçtukça coş, artsın yüzünün alı. Yüzünden utancı, omzundan şalı Üstünde ne varsa atıver, gitsin. Gözlerde pişirip sevdâ aşını, Dudağım silsin gel, son göz yaşını. Dayayıp omzuma güzel başını Göğsümün üstüne yatıver, gitsin... Ateşi yakmaya kıvılcım yetsin, Günahsa da eğer, Tanrı af etsin, Yılların özlemi bu gece bitsin, Vuslatın hazzını tadıver gitsin... Yüksel güneş gibi, göğe ererek, Gün batışındaki rengi vererek, Kızıl saçlarını ufka sererek Grub et gönlümde, batıver, gitsin... Ünal Beşkese |