BİR ZEYTİN AĞACI KONUŞUYORBİR ZEYTİN AĞACI KONUŞUYOR !... Dr. Sadık Özen Ben garip bir zeytin ağacıyım. Dostluk ve barışın sembolüdür dalım Tıpkı sizler gibi, beni de Allah yarattı Sonra da sizlere emanet bıraktı. Ben beni bildim bileli, size adadım kendimi Yaz-kış demedim yağmur yaş demedim, Güneş-gölge demedim, dağ bayır demedim Nereye diktiyseniz oraya yerleştim Yerimden oynamam, yolculuk yapamam Tren ya da otobüsle seyahat edemem Arabam yok, hiç uçağa da binmedim Hep diktiğiniz yerdeyim, hep sizin emrinizdeyim Ne yalan söylemeyi bilirim, ne dedikodu yapmayı Ne de birilerinin arkasından atıp tutmayı Haram lokma nedir bilmem, kimsenin hakkına göz dikmem Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını da yemem Haraç yemem, rüşvet almasını bilmem Ne para sayma makinem var yatak odamda Ne de paraları istifledim ayakkabı kutularında Ben bir zeytin ağacıyım kendi halimde Siyasetten anlamam, bu sizin işiniz, Çıkarınız için dini siyasete alet eden sizlersiniz Çıkarınız için gerekirse inançlarınızı bile yersiniz Beni de kirli oyunlarınıza alet edersiniz Duruma göre; fiyatımı yükseltip oy alırsınız Bazen de tam tersi olur bütün bunların, Ürünlerime düşük fiyat biçer, kredileri keser Oy vermeyenleri cezalandırmaya kalkarsınız Vatanıma ihanet, teröristlere yataklık etmedim, Molotof kokteyli va da başka silah üretmedim Yollara barikatlar, tuzaklar kurmadım Askerlerimize kurşun sıkıp onları arkadan vurmadım Toprağımızı bölmek isteyenlere öncülük etmedim Etnik köken, ya da inanç ayırımı gütmedim Vatanımın asırlardır bekçiliğini yaptım. Ürettim, paylaştım, halkım için yaşadım. Fakirin ekmeğine katık oldum her zaman, Kralların sofrasını da süsledim bazen Beni cennet taamlarından saydınız Sevaptır diye oruçlarınızı benimle açtınız Peki şimdi ne oldu da birden, köküme baltayı vurdunuz HES modası çıkıp rant kapısı açılınca Hakkımda olmayacak yalanlar uydurdunuz Elinizden gelse çıkarınız için neslimi bile kurutursunuz Cennet taamı olduğumu unuttunuz Yalan üstüne yalanlar uydurdunuz Kıyamet günü Museviler arkamda saklanacakmış diye Kulaktan kulağa fısıldayıp duruyorsunuz. Neredeyse zeytin yenmesini yasaklayacak Yağımın kullanmasını da haram kılacaksınız Hiç akıl, izan, mantık kalmadı mı sizde yahu. Siz beni değil, bindiğiniz dalı kesiyorsunuz. Hiç utanmaz, arlanmaz mısınız? Hiç Allah korkusu kalmadı mı içinizde? İnsanlıktan hiç mi nasip almadınız? Bu kadar mı nankör ve gaddarsınız? Bütün ürünlerimi sizlere verdim. Sattınız; yediniz, parasıyla geçindiniz Evlendiniz, ev yaptınız, fabrikalar kurdunuz, Satış yerleri, marketler açtınız, zengin oldunuz. "Önde zeytin ağaçları arkasında yar" diye Şiirler yazdınız benim için bir zamanlar, "Zeytin gözlüm" diye şarkılar bestelediniz, Arkamda saklandınız, gölgemde seviştiniz. Hiçbir kötülük etmedim sizlere, sadece sevdim Ne ürettiysem hepsini sizlere verdim. Yaşlandım, ihtiyarladım, hastalandım Yine de sizin için özveride bulunmaya devam ettim "Kırma zeytin" olsun dediniz, taşla vurup ezdiniz Fabrikalar kurdunuz, sıkıp yağımı çıkardınız Sobalarınızda çekirdeklerimi yakıp ısındınız Yapraklarımı kaynattınız, çay yapıp şifa niyetine içtiniz. Tuza batırdınız, salamura yaptınız Sirkeye yatırdınız, turşumu kurdunuz Ezdiniz, ekmeğinize sürdünüz, afiyetle yediniz Yahu, hiç karşı çıktım hayır dedim mi size? Ey katı yürekli, vicdansız, merhametsiz ve nankörler, Bugüne kadar hiçbir şey bekledim, hiçbir şey istedim mi sizden? Zalimce, insafsızca ve gaddarca ne istiyorsunuz benden ve bizlerden, Üzerimize sürdüğünüz dozerlerle söküp attınız kökümüzden Ya bizi korumakla yükümlü olanlar ve bizin için yasa çıkaranlar Peki Allah aşkına bütün bunlar olurken; sizler nerelerdesiniz? Çıkarları uğruna 6600’zümüz birden katledilirken Hiç hatırlamadınız mı görevlerinizi, hiç mi sızlamadı mı içleriniz? “Yırcalı kadınları” kadar cesaret yok mu yüreklerinizde… Hele siz milyarlık arabalarda saltanat süren din adamları Ve “İslamda israf haramdır” diye fetva verenler, Bize yapılan katliamı nasıl oldu da görmediniz? Niçin bir fetva da bunun için vermediniz? Hepiniz de gün gelince yaptıklarınızın bedelini ödeyeceksiniz Şunu iyi bilin; atalarımız "Yaş kesenin başı kesilir" demişler. Gün olur devran olur, bir gün suçlulardan hesap sorulur Bu dünyada olmasa bile, bir gün hak yerini mutlaka bulur.. 04 Aralık 2014 / Antalya |