Yorgunum ben yorgunum dostlarDertle gezen şu gönül, ömrünün sonunda Çaresiz derde düşmüş, derdine derman yoktur Dermansız bir dert bulmuş, gittiği Hak yolunda Çare bulunmaz derde, şu çare diyen yoktur. Anılarla yaşarken, ben ömrümün sonunda Dermansız derde düştüm, yaşadığım şu handa Kuru bir yaprak oldum, döküldüm son zamanda Savrulup durmaktayım, esen rüzgârda yelde. Doktor, doktor dolaşıp, derde deva ararken Yoruldum dolaşmaktan; düştüm yatağa birden Derdim bana yük oldu, bıktım ben yaşamaktan, Hak yolu gözler oldum, hasta yattığım yerde. Bulut sarmış dağlara, hazan yeli değince Yağmur yağar baktım’ ki, her yere ince, ince. Son bahar gelmiş dedim, başladım üzülmeye Gözlerim yaşla doldu, ve sonra düştü yere. Dere tepe demeden, ben dünyanın yolunu Teptim’de yorgun düştüm, kestim gayrı umudu Yorgunum dostlar yorgun, derdime deva yok mu? Madem’ki devası yok, demeyin bane nere. Bir anlatsın Kul Yüksel, kara taşa derdini Gök gürler şimşek çakar, aydınlanır gökyüzü Taş çatlar bin dert çıkar, olur’ ya dünya hali Yeniden kararırdır, aydınlanmış gökyüzü. 26 Ekim 2015-10-26 Ahmet Yüksel Şanlı er |
Kalemin susmasın
........................Saygılar