Naftalin kokusu
Eski bir gardropta unutulmuş eşyalar,
Kitap arasında,yar için kurutulmuş çiçekler, Naftalin kokusu sarmış bavullar, İçinde siyah beyaz fotoğraflar, Daha kaç gelincik kanadı kıracaklar. Yara bandı sarmıyor yürek yarasını, Tutmuyor,yapışmıyor kan uyuşmuyor, Gurur ölmedikçe eller kavuşmuyor, Bu neyin andı? bu neyin inadı? Anlamıyorum. Kelebekler sürü ile,aşk ışıklarına toplanıp, Gecenin karanlığına kulaç atıyor. Duygular sancıdan böbrek taşı düşürürken, Akıl ve fikir karşı cephede, Gözlerini doyuracak,kendince afet arıyor. Sevda bu kadar mı ucuzladı? Yoksa Seyyah mı saf veya geride kaldı. Dokunduğun gül ellerini kanatıyorsa, İlk önce, Dikenine dokunmaktan vazgeç bir kere. Anla,sadece senin ellerin kanamıyor, Kan senin dokunduğunda da bulaşıyor. Ah be Mona lisa, Ya gül ya da ağla... Vagif Seyyah Hüseynov |
beğeni ile okudum çok çok güzeldi tebrik ederim