YİTİK
YİTİK
Her şey bir yalana kucak açmışcasına Sahte tebessümlerle uyanıyor sabaha Oysa kurak topraklara can katan umutlar Ürkek bir mum alevi gibi titrerken gönlümde Yollara sürülen delikanlı adımların bile Yorgunluğu düşüyor yüzlere Ve üşüyor İçimde sımsıcak gözlerin Mayıs cehenneminde. Sen başka bir kentte Başka bir havayı solurken Kaç defa doğuyorsun Yorgun gönlümün sayfalarına Bir bilebilsen Adını sen koyduğum Sen diye sevdiğim bu şehir bile Bir darağacı kadar korkunç artık Ve sualsiz idamlara gebe yüreğimde. Bilmem hatırlarmısın Gözlerine teslim olduğum O Eylül akşamı Hüzünlerimi nasılda satmıştım Dolunaylı gecelere Nasılda koşarak gelmişti Yeşil sewdalı baharlara umut Nereden bileceksinki Hiç göremedinki hüzünlerimi sen Bir bilebilseydin ufukta gizlenen güneşi Üşüdüğünü unutur Bir kardeleni sewmenin sıcaklığıyla Yoğrulurdu yüreğin Oysa hep korktun sıcaklığından yüreğimin Ve hep üşüdün sen Belki bir daha yaşanmayacak O dolunaylı geceler Belki bir daha geçmeyecek Kalbimin sokaklarından gözlerin OLSUN! Ağlasamda, çekip gözlerimi maviliklerden Yorgun adımlarımı sürerken karanlıklara Dudaklarıma zamansız öğrettiğin Yaralanmış, kanayan türkülerin dostluğuyla Yüreğimi yakmaya gidiyorum okyanuslara. Oysa SEN En güzel yerinde öksüz bırakıp Bu öyküyü Gökyüzünün tüm yağmurlarını Terk edip gözlerime Sırtını güneşe dönüp Tarihi utandırarak gidiyorsun Hiçbirşey olmamış gibi istikametsiz yollara Ve şimdi SEN! Zamansız gelen ölüm gibi Öldürüyorsun beni Hoş geldin güzel ölüm HOŞGELDİN pipares |