SAHİPSİZ ŞEHİRSahipsiz bir şehirdir ardından ıslak bakan Lambalardan süzülen yalnızlık türküleri Hüzünler şimşek olur gece ayazda çakan Sevda üstüne yağar yağmurun öyküleri Çamura bulanırken kalan ayak izleri Rüzgar alıp götürür yarım kalan sözleri. Bir gidişi anlatır vitrinlerin ışığı Soluk caddeye vuran ayrılık libasıdır Ay ışığı avutmaz güne küsen aşığı Sevda cenderesinde sıkışanın yasıdır La havle çeker gözler Rabbim inna sabirin Bu gönül yatar elbet en derininde kabrin. Uzun sürmez zamanın ayakları çarıklı Sürüyerek gelse de kurtuluşu müjdeler Baş ucuma yerleşen mezar taşım varaklı Dokuz tahta kucaklar toprak altında beler Kimse saramaz derdin bahtı kara meczubu Bırak yıkılsın artık ardım sıra bu tabu. Gidişinle sızlarken gönlümün kemanesi Şimdi kuruldu çoktan akortsuz bir tel gibi Gözlerimden düşerken kara inci tanesi Sürüklendi şehir de başıboş bir sel gibi Viran olan sevdanın gözlerinden öpüldü Geride kalan şehir artık kızgın bir çöldü. Ayvazım DENİZ |