KIRK YAŞ
Ahhh...kırk yaşım..
Bil ki tükendi gözlerde yaşım Gümüşten teller bıraktın avuçlarıma Gülümsüyor dudaklarımda azıcık aşım Bırakmadı güldü yine de o mağrur başım... Ne baharın yeni filizlenen tomurcukları Nede kışın dökülen yaprakları Her daim yeşil bir çam balı Zamana yenildin nasıl da geçtin Oysa ki sen ne geç gelecektin Kırk yaş sen bana el mi verecektin...? Sabahın soğuğunda adım adım. Ellerimde bahar ninnileri. Dudağımda yanık bir türkü Ceblerim ısıtır ellerimi Yağan yagmur şırıltısı Sonbaharı mı ömrümün? Yirmi yıl daha yaşatır mı hayat? Sorgularımdasın kırk yaşım. Ne büyüktün oysa bir zamanlar. Oysa ki sen ne geç gelecektin. Kırk yaş sen bana el mi verecektin...? Kırkı kırk yarmak varsa tende Sorgular aynayı içindeki çocuk Tesbih tanelerinde yaşlar Vicdan başlı başına imame Hayat söğüt ağacında ince bir dal İnce bir yol sıralı ,yaşlar yapraklarda Zaman akıyor çağlayanlarda Zaman kırklamakta ömrümüzü Ne uzaktın bana bir zamanlar Oysa ki sen ne geç gelecektin Kırk yaş sen bana el mi verecektin...? Selma Çanakçıoğlu 2015 |