içimdeki kozmonot
bazen en zoruydu,
kaçmak kendinden. bazen söylemekti gerçeği en zoru. kapatıp gözlerini içine kendini attığın, sessizliği çıldırıyordu boşluğun çıldırıyordu. bir zamanlar; uzun sarı tarlalara yürüyen rengarenk ayakların, sonbahardı ve bunu sen bilmiyordun nokta ve virgüllerin canı cehenneme! gidiyordun sen o eski dağların sisli eteklerine gidiyordun içinden rüyâlarının kapkaranlık boşluğu, çekip alıyordun yine içine, işliyordun kendi desenine işliyordun. kurallara bağlı kalmayı istemiyordun kulağında itirazlar yürüyordun üzerine ölülerin yürüyordun yaşarken ölmeyi becerip, ölünce, konuşmayı hayal edeceğin dünyaları kuruyordun kendine, minik bir kayıktan, kuruyordun. ------- yaşamak ne kadar güzel. soluk almak. yağmurda ıslanmak. dinlemek rüzgârı. neden geldiğini bilmediğin bu sır dolu gezegende. 10.09.2015 |