BERÂT-I BERDÂNBir bir devriliyordu Derisi yüzülmüş bedenimin üzerine Dişlerimi bileğime takarak Sana az kalaya kurduğum Sarkacı kesilip Bacak arasından iğdiş edilmiş Tüm zındık saatler Bir anda Öyle bir düştü ki Gözlerin gözlerimin delişmen rengine Taşlayasım geldi Aynalarda Beline kadar toprağa gömülü kendimi Tenime çimdik çimdik küsesim Bir uçurumu yorgan diye çekip Urgan urgan üzerime Kapılarımı çarpıp göğün abûs tirşe yüzüne Bedenimden sövgülü türkülü gidesim Birazdan karadan yürütülecek gemiler Ve Fethedilcek En derin En dip En d’ipsiz gitmeler Sırtından oklanacak belki de Utkuya susamış yürek ordumun Âzâd berdân sancaktârı Ve Ben yine kaybedeceğim Birazdan Yağmur suyuyla demleyeceğim hüznün tırfını Pencere camlarımı itekleyen Poyraz’a inat Birkaç kesme yâd-ı melâl içine Ki Bendeliğimden sendeliğime berât-ı biât Elini kolunu bağladığım ayrılıkları Cebren oturtmuşsam bir de Usumun peykesine Kadeh diye doldurmuşsam Kavrukluğumu yudum yudum Har-ı Câhim bellediğim leblerine Ve ki Saatler dönmüşse tan kızılı yüzünü ikindiye Dilimde Dilsizliğime sebep kekreliği kelimelerinin "BİR SENDE ŞAİRMİŞİM MEĞER" |
gözlerini dikip arkaya
yanışını seyretmemiştir değil mi?
En sevdiğim evrende kayboldum yine
kalemine bereket...