NOKTA NOKTA
Geçmeyen günlerimin hesabını sormadan;
Ne zaman vuslatımız hafta söyle ay söyle; Yudum yudum tükensin dudakları yormadan; Kaşla göz arasında iki demli çay söyle; Ne zaman vuslatımız hafta söyle ay söyle… İnleyen nağmelerin çilesini çeken ben; Meyhane köşesinde kırılırken bardaklar; Rüyasını görünce dişlerini sıkan ben; Nerde şimdi diyerek kanıyorken dudaklar; Meyhane köşesinde kırılırken bardaklar… Anlasana birtanem nerdesin, nasıl diye; Susuyorsam sırf senin sesini duymak için; Bu nasıl bir geliştir ya bu nasıl hediye; Gayretim sevgiyedir kalbine uymak için; Susuyorsam sırf senin sesini duymak için… Bıraktım oluruna ne varsa gecelerde; Bakma öyle bilirim saç sakala karışmış; Ah seni bulmak var ya efsunlu hecelerde; Akıllanmaz yüreğim hasretinle yarışmış; Bakma öyle bilirim saç sakala karışmış… Haydi gel iki kadeh yanında kan kırmızı; Bir yudum sonrasında gerisi nokta nokta; Bizi kimler anlatsın hangi söz hangi yazı; Gezinsin ruhlarımız çırılçıplak sokakta; Bir yudum sonrasında gerisi nokta nokta… Ali ALTINLI – 29/09/2015 Saat: 19:53 |