EMEKTAR GEMİ
Okyanusun ortasında bir gemi,
Yalpalıyor sağa sola. Dümeninde kimse yok, Terk edilmiş belli. Dev dalgalar sürüklüyor, Kocaman gövdesini. Asi dalgalar vurdukça bedenine, Ayakta kalmak için direniyor var gücüyle. Yorgun düşünce; Suyun akışına bırakıyor, Bir süreliğine kendini. Biçare, nereye kadar sürecek direnişi? Niye terk edilmiş, Nasıl gelmişti bu hale? İşe yaramaz diye, Unutulmuştu bir köşede. Oysa, yıllarca yolculuk edip, Başka diyarlar keşfetmişti her seferinde. Sayısız insan taşımıştı üzerinde. Nelere şahit olmadı ki; Uzayıp giden yolculuklarında, Bazen ihanetlere, Bazen büyük aşklara, Bazen dargınlıklara, Gün geldi yok oluşlara. Şimdi, kim şahit olacak Kendi bedeninin yok oluşuna. Esaret zincirlerini kırıp, Özgürlük yolculuğuna çıktığından beri, Fark edilmemişti bile gidişi. Ne de olsa o; Emektar bir gemi. Kim ne etsin onun, Çürümeye yüz tutmuş bedenini. Bir anısı da; Son yolculuğu olacaktı şimdi. Azgın dalgalara karşı, Bir anda bitiriverdi direnişini. Umutsuzluğun içinde, Küçücük bir umut ile. ‘Elveda’ der gibi Bakındı çevresine. En son olarak upuzun direği Okyanusun masmavi sularına gömüldü. Özgürlük sevdasını da... Giderken yanında götürdü. E. YAVUZ |