Kuş uçurdum göğsümün kafeslerindenHey diyet! “Daha kaç adımda sökeceksin ciğerlerimi Ve süzgeç ruhumun derinliklerine sirayet” Tanığım ülkem gibi karanlıklara Sormadılar tok elçiler açlığımı Bir bardak suya meftun bu gönül Sevme sıralarında baş okşayan Adamlar kırıldı tepemde Kuru söğüt dallarından Bilumum yalnızlıkların Kara kuru öfkesiyim/ Sen/ökçe kaç kez korudun Süzgün bacaklarımın ayasını Sen/çorap nasırlarıma ilaç Kuşluk vakti anam koyarken Secdeye alnını/ Ben yarıldım utançlarımdan Sende aymazlık durakları… Bana! Sindiğim çakır diplerini Ölüm korkularını/ Açlık nöbetlerini Sorma… Anne öpüşünde uyanılan Gül sabahları/ Neşe tarlalarında Uçurduğum kuş Palazlarını sor… Ölüm! Bir arma gibi kalbimizde Sevgi çukurlarında ayaz Güneş yanıklarında bu ten Kader; Birilerine altın sarısı tasta Birine de hamur bulamacı Kıyasta sunuluyor… Uçur öfkeni bir sevdanın kanatlarında Uçur ki/ Yer açılsın çocuk oyunlarına Göğsümün kafeslerinden/ |
Süzgün bacaklarımın ayasını
Sen/çorap nasırlarıma ilaç...kutlarım enfes bir çalışma okudum mahir kaleminizden..