EfsâneBülbül dalda mahsur kalmış bugün, gül-rânâsı kalmamış Leylâ aynı leylâ ama, divânesi kalmamış, Yanıp yakılan o şem’in pervânesi kalmamış! Meydan kargalara teslim, kayıplarda andelip; Behlül ararsan çoktur da bir Dâne’si kalmamış, İnci cevher saçan dilin endazesi kalmamış! ... Misafir yollarda nâçâr, bir keremkâr gözlerken, Hâtem bugün hane-berduş, kâşânesi kalmamış, Tayy-ı mekân edip gitmiş hasenesi kalmamış! ... Rindân için meyhâne bir virânedir ki artık, Cem bir efsane olmuş, peymânesi kalmamış, Şarab-ı nâb dökülmüş, meyhânesi kalmamış! ... Zaloğlu yok bugün artık nâmı söylenir hayfâ! Bu meydanda entrikanın bîgânesi kalmamış; Güreş aynı güreş ama merdânesi kalmamış! Ey ehl-i dil âtiye bak, mâzi ankadır artık, Hikâyet ettiğin bahsin efsânesi kalmamış! ... |