İBRİŞİM-İ GÎRYEParçalı bulutlu iklimler doğurur gözlerim her dem Ki Yağdı yağacak Taş kırığı Can yarığı Mevsimlere açar rahmini kirpiklerim Kimse bilmez Görmez kimse Benden gayrı Hakkım helâl değildir Hayat Ne Sana Ne Sende gâmsız pervâsızca kalana Gideceksen de Karanlığın çökmesini bekle gözlerime Demiştim Şems’in Kâmer’in Nücûm’un küsmesini leyl-i zifirime Kirli pencerelerimin Bûselik sağralı hıçkırıklar düşürmesini Eylülüm’e Beni bana katlettirecek Kendimi içime defnettirecek K’Ara(n)lık aralıklarda kalan Boynuma urgan sicim astığım bir Aralık’ı Bir avuçluk toprak kokusu Bir ağuşluk çıyan-yılan korkusu Bir Defter’lik Münker-Nekir sorgusu Bir sevdanlık berdûş yüreğimdeki Nihâî nidâ-yı ahhı bekle Demiştim Ahmaklığımı biraz Biraz bîakıl şâdânlığımı Fütûrsuz nâdânlığımı ya da Asil damarlarımdan sızacak son Soysuz kelâmı Anamın-bacımın ömrüne Tırnaklarımla nakşedeceğim son yarayı Evlâdımın, can yarımın bedduâsını Dudaklarımda Nihâvent son Hazan t’adı Sözde yaşamışlığımı Dipte tortulanan telvesine b’andığım Bu fahişe hayatın son adımını Bekle işte Ayak tırnaklarıma kadar ört üzerime Yabancılaştığım nefesinin soğukluğunu Ki Alışmasın Isınmasın yokluğuna bedenim Beklemedin |