SAHİBİNDEN UZAK MEKTUPLAR- 11
( Bu mektubu Nazım’la beraber yazdık sana...
Az Nazım, az ben, çokça da Sen kokuyordu yazarken... Zaten nerede güzel bir koku gelse burnuma, sana mal etmekten çekinmiyorum... Güzel olan her şeyin sebebi sensin... Çok uzattım sanırım başlarken... Neyse susayım ben biraz... Piraye misali övünçlerle okursun umarım... Sıkılmanı istemiyorum... ) NAZIM’A SELAM... SANA HASRET... Ah nasıl da seviyorum seni... Memleket gibi... Gökyüzü gibi... Ekmek gibi... Su gibi... Bazı şiirleri tekrar tekrar yazmak istiyorum... O süslü cümlelerin, senin güzelliğinin karşısında düştüğü acizane edebiyat hali, zulamdaki sevdana dağlar dolusu tebessüm bırakıyor... Seni özlemenin tadı doruklara ulaşıyor... Gönlüm Everest’i ayaklarının altına almış sanki... Yeni yeni kelimeler yaratmalıyım sana yazmak için... Tanrının lügatındakiler yeterli olmuyor artık... Günlere sekizincisini eklemem gerekiyor, sadece sana ait olmalı... Aylara on üçüncü ve tüm çiçeklerin yalnız sana açacağı beşinci mevsim... Ve tanrıdan kendime de bir kaç ömür çalmalıyım.. Defalarca gelip, tekrar tekrar seni sevmem için... Ey benim sebeb-i soluğum, bu "için"lerin dışında kayda değer bir isyan yok buralarda... Ha bir de gözlerin var... Gözlerin, tek renk gökkuşağım... Öyle bir renk ki, bütün renkler karşısında siyah kalır... Siyahı severim bilirsin... Ama gözlerini daha çok seviyorum, siyah ta bunu bilir... Ah bir bilsen, nasıl da seviyorum seni... Memleket gibi... Gökyüzü gibi... Ekmek gibi... Su gibi... Nazım gibi... Nazım’a selam... Sana hasret... -Ağustos 16/2015 /Denizli- |