BİR EYLÜL ÖYKÜSÜ
Her eylül kilitlenmek zorunda mı boğazıma hazan
Döküntü tenimin sahipsiz mevzisinde Her eylül boğmak zorunda mı hayallerimi kanayan Up uzun sarmışım artık olmayan kimseleri Döküldü dökülecek yaprakların çaresiz insafına Bahtsız bir çaba üç beş damla göz yaşı Yıkık bir konak mahzenine kilitlemiş düşlerimi Atom serpintisi sonsuz varılmazlıklara Tanrı parçacıklarına değin kimsesiz hasretim Yakalayamadığım yakamoz uzayan serabım Kaç eylül öncesi yitik aşkların öyküsü Kimden başlayacağım belirsiz felsefe Dört nala bulamadığım suçlu eylül Söyle nerede kaldı rengine ant içtiğim şarap İlle de tini mi konmalı hırçın dalgaların Her eylül öncesi biriken ayrılık korkularıma Bir çırpıntı bin hezeyan tutsak ettiğin dereleri doğanın Her eylül sonrası birikir kaba tortuları Söyle hangi hüznün gölgesi ulaşamadığım son Lilith laneti mi eşitlik kıyımı süregelen İsyan notalarının giremediğin aralıklarında Beş para etmez yeminlerin çok uzağındayım Hesaplaşmanın son nefesi gözlerim açıkken Korkma öndesin ardında bıraktığın bir bahar varsa Akar mevsimler döner devranlar Eylül dediğin ne ki aylardan bir hüzün sadece |