Avucunda Tuttuğun Hayatlar
ince, kemikli parmaklarının arasında,
donuk ve mat, soluk bir anlatımla ömürler var hayatından, çok şey değişmiyor aslında, zorunluluklar alıştırır,uzanıp kısalır, silinir,tekrar yazılır avucunda fark etmiyorsun, ama merkez-i cihansın, biliyor musun? bedenen topraksın,ancak kilden heykel gibi değil altından durursun avucundaki hayatların sunağında... bozkırlarda yazılan kanunlarıyla tarihin kaybolan medeniyetleri o yıkımdan saklı bu zamana kadar kalan bir güzel öfke,kibir,ulaşılmaz hisler zırhla bürünen karakter, onun altında ufalan bir kalp, bazen sertçe seslenişleri, inleyen bir değer çocuk bakışlarının kadın bakışlarının çizimlerinin olmadığı, çizemediğim yüz hatlarının,bomboş sayfalarım, hafızamda kalan hayranlık ifadesi zor,güç karışık tarihimde evinimsin, tarihinde cümleyim, avucunda tuttuğun hayatlar. koca bir dünyaya sığan küçük uç uca eklenerek büyüyen hikayeler senin kraliçe olduğun bir mısır farazisi. anlatılan anlaşılan algılanamayan, sustuğum ağladığım, yazdığım tarihim. sence farazi mi mitos mu? bence rüya.. yada hayale hedef demek gibi bir şey. günahkarların avucunda tutunduğu, tapınmayanın ise düştüğü bir dünyasın. anlatımlarım kapalı ve bildiremediğim üslubumun altında. o dünyada yer açarım, ama düşmekte fena olmasa gerek ellerinden, hem saygıya değer bir öyküm yada şiirim olmamışken, senin için, ellerin için ellerimden çıkanların çok mu önemi var. ’’’’kast’’’’ın acımasız dişleri gibi sırıtıyor güzelliğin. tövbe etsem kutsal topraklarda, geri döndüğümde unuturum,neden tövbe ettiğimi bile. uyanmamak için yalvardığın dualar olur ya, işte benimkisi böyle bir rüya. uyanayamayım. çok fedakarlıklar gören gözlerin, duydukların,unuttukların ve unutamayacakların perde çeker bir başkasının adına bir gelen bir giden bir bekleyen adam... nerede karşılaştı hangi hayat kavşağında, kesişen yolların sonunda, vardıkları yerde buldukları neler? kısa konuşayım hayal kırıkları... nefes alıp verirken bile anlattığın o kadar çok şey var ki tabiatın izniyle yarım asır yaşayan biri olmasa, son kıyam anında da nefes alıp versen, tanrı bile insaf edipte bir devr-i alem vermez mi sanıyorsun bu kirli utanılası hayatlara... |