SAHİBİNDEN UZAK MEKTUPLAR- 3Böyle olmamalıydı. Mutlu bir hikayeyi hak etmiştik biz… Ellerim ellerinde buruşacaktı,dizlerim tutmayacaktı.. Önce ben yaşlanacaktım… Gözlerim yakını görmeyecekti ama senin göz kırpmalarına kör olmayacaktım… Belki hafızamı da yitirecektim ama seni asla… Her bir zerreni yüreğime kilitleyip, anahtarını cehennemin dibine postaladım. Yani hafızamla hiç bir alakan yok. Kaç yıl geçecekti aradan bilmiyorum.. Ve ben hala mutfakta geçirdiğin zamandan şikayet edecektim. Üstelik eskisinden daha fazla… Ölüm yaklaştıkça çürüyen bedenlerimize, dizimin dibinde olmadığın her saniye, kopan bir takvim yaprağı kadar uzun gelecekti bu huysuz ihtiyara… Evet ihtiyarlayacaktık hem de fazlasıyla… Ama sen hala o korkunç güzelliğinle aklımı alacaktın… ‘’ Hala başımı döndürüyorsun Hatun...’’ dediğimde, ‘’ Yine tansiyonun mu düştü senin? Bende baş döndürecek hal mi kaldı be adam.’’ deyip kızacaktın bana. Çocuklarımı özleyecektik… Gelmeyeceklerdi… E işleri güçleri olacaktı... Bizimle mi uğraşacaklardı? Kalacaktık öylece iki huysuz ihtiyar, baş başa. Başın yüreğimin üstünde, yüreğim gözlerinin emrinde... Balkonumuz denizi görecekti ama biz hergün sahile gidecektik. Romatizmadan bir hal olmuş, ve her gece sızlayan dizlerimize rağmen. Son manzaralarımızı sarmaş dolaş izleyecektik. El ele gezecektik heryerde. Bizi gören gençler imrenerek bakacak ve ‘’ İşte aşk bu…’’ diyeceklerdi. Bu bunak sana hep aşık kalacaktı. Saçlarını tarayacaktı hergün, hiç sıkılmadan.. Ona kahve yapışını izleyecekti… … Cennetimizdeki son anlarımız böyle olacaktı… İlk ben ölecektim, ilk ben… Ama daha toprağa bile girmeden… Çocukların cenazeye gelmesini bile beklemeden gelecektin sen de yanıma… Ve biz cehenneme bile el ele gidecektik… Bak belki bu kadar güzel olmazdı hikayemiz ama gitmesek böyle de olmazdı… Ey olmazlarını sevdiğim kadın... Nasıl böyle oldu? Ben de anlamadım… Altı üstü iki hece değil miydi senin adın? |