Sahi hayalerim vardı benim
Pencerenin önündeki bu koltuğa bu kadar rahat oturmamalıydım
VE bir zamanlar hayallerimi bile sığdıramadığım dünyamı Bu pencere kadar küçültmemeliydim Sahi hayallerim vardı benim kafamda yaramaz çocuklar gibi koşuşan Kime kırıldım da zamansız büyüttüm onları Bembeyaz kağıtlara rengarenk gemiler çizecektim Bacasından şen kahkahalar taşacaktı duman duman Yeni okyanuslar keşfedecektim ve balıklar kadar ıslanacaktım Mercan koyuluğunda bakacaktı gözlerim Tüm çiçekleri papatyalar ve gelincikler diye ayıracaktım ve güllerin aristokratlığına son verecektim Gökyüzünü sallayıp tüm elmaları düşürecektim yeryüzüne sonra pay edecektim üçer üçer herkese Hüzzam fasıllar geçecek, hoyrat türküler yakacaktım bir martı kadar çirkin sesimle avaz avaz, hicapsız Sevdiğimin gölgesine düşecektim, olduğum gibi sessiz beni kendinden ayıramayacaktı Deniz kenarında kumdan şatolar yapacaktım, kuleleri bulutları okşayan ve aşkı yaşatacaktım içinde sonra bir anne şefkatiyle koruyacaktım onu med cezirin sessiz infazından Kansız ihtilaller yapıp ızdırabı karanlık zindanlarda müebbete mahkum edecektim İnsanların en çocuk hallerine hiç duymadıkları masallar anlatacaktım karşılaştıkları her sıkıntıda anımsayacakları sonları mutlu biten yok! umutsuzluğun hükümranlığına teslim olup bu koltuğun atalet kokan sıcak koynuna sığınmamalıydım Ve bu pencerenin dışında olmalıydım her şeye rağmen Çünkü hayallerim vardı benim zamansız uyuttuğum Ben güzel şiirler yazacaktım ve Kalemim benimle gurur duyacaktı. |