güneşi yitirdim sokaklarında bu kentin seninle yeniden doğduğum o kent değil burası kesilen tomurcuk bir gül gibi düşmüşüm dalımdan sarartıp solduran bilinmezlikler köşebaşlarında rüzgarların nereden eseceği belirsiz bir avuç kül gibi savruluyorum kumral saçlarında...
kapanmış kapılar ardına kadar dönüp duruyorum sokaklarda gün boyunca çaresiz bir dilenci gibi hiç kimseye elini uzatamayan...
dikilip bir süre her sapakta yıkık duvarlarca bakınıyorum gözetleme kulesi antik çağdan, önünde dikilip yalnızlığımı seyrediyorum kentin içindeki tek yabancı benmişim gibi...
yol bilmezin dil bilmezin rehberi kendi yüreğinde mülteci...
-II-
insanlar kaygılarında son derece doğal gidip geliyor, gelip gidiyorlar hiç de aldırmıyorlar bana iyi ki de aldırmıyorlar, yoksa bir şişe zehir gibi devrilip kalabilirim dokunanın kucağında...
amonyak koklamışa döner halimi soran; sarhoş falan değilim aylardır ne içki ne sigara tam bir yeşilay cenneti; cennetle cinnet aynı kapıda...
çoktandır rüya bile görmüyorum umutlarım, tükenmez sandığım ne çabuk da söndü, boşalan arı kovanlarına döndü, gül, solmasını istemediğim soldu çekilmez oldu ömür, sırtımda yük, kimin için, niçin diyorum yapamıyorum; cehennemin dibinde olsan bile bulasım geliyor seni...
hani burnum kanasa, patlasa volkan gibi atarım kanımdan, rahatlarım biraz belki; sana şiirler yazan şarkılar besteleyip, türküler çalan ozan kendi kendine kızan bir garip insan şimdi...
-IV-
yirmi yıldan beri ilk kez dün, ateş ettim iki güzel kuşu öldürdüm, geldiğim nokta bir dönüm diğer adıyla ölümdü; yüreğimdi namlunun ucunda gördüğüm kuşlar suçsuzdular, ben de suçsuzdum kış ortası çıplak dallara konmuş kınalı bir kuş kadar...
öteki bir baştankara ikisini de vurdum; silahımı doldurdum, fırlatıp boş kovanları öfkeyle birlikte boşalttım kalanları mermi kovanı gibi yaktım yüreğimi, delik deşik...
artık sevgi taşımıyorum / alabildiğine gaddar kuşları öldürebilecek kadar kahraman attığını vurabilecek kadar yaman aptalın tekiyim bir de ben; sevginle tutuşup yanan kendine, kendinden başka engel tanımayan istediğin halde, istememe rağmen sana dokunmayan her eylemini doğru sanan bir budala (ben) ağlayabilirsen ağla, sevenin kalmadı dünyada..
yalnızlığa yedi ay dayanabildi yüreğim; caninin birisi, göğsünde beslediği seni katledip, dürdü defterini; olanca sıcaklığım kuşların tenindeydi, ben bir kişiyi öldürdüm, sen, iki iki de güzel kuş, etti mi dört görme cesetleri, yüzünü ört!
kuşların vasiyeti; sensiz yapılacak cenaze töreni tutamayacaksın ellerinle öldürdüğün beni...
kanımla yazdım şiirlerini öldüm senin için öldüremedim sendeki beni...
Şaban AKTAŞ 01.02.1998 AKSU ÇAYI - REGÜLATÖR KÖPRÜSÜ / ANTALYA
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
KUŞLARIN VASİYETİ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KUŞLARIN VASİYETİ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
(Regülatör köprüsü..Su'ya gitmeye yeltenince, regülatör üzerine kurulmuş köprüye yakın bir yeri, suni bir göl etrafındaki doğal güzelliği tercih ederim./Benim de bir regülatör köprüm var, civarına sıklıkla uğradığım/ Büyük gelir bana deniz, ırmak ve gölden öte gidemez hayallerim..Başka bir alternatif olmadığından olsa gerek, yadırgarım dalgaların sahili melodikal sesiyle yalamasını...Alışkanlıklar işte..)
Başlığını okuduğum şiiri, finaline dek okurum. Beğeneyim ya da beğenmeyeyim, terk edip yarım bıraktığım hiç bir şiiri hatırlamıyorum. Bildiğim en uzun şiirdir Y.Odabaşı'nın Feride'si..Bitmeyecek sanıyorsunuz, ama emeğe kıyamıyor, bir sonraki satırda yaratılacak mucizeyi okumaya hevesleniyor, su içer gibi okuyorsunuz.. Kuşların Vasiyeti'ni de su içer gibi... ve şairle yer değiştirerek...ve onun yerine kendimi koyarak..ve gözlerimi kapayarak okudum! Kısacık geldi.
Uzun şiirlerin aslında ne kadar kısa olduğunu da bir kez daha anladım..
Bir de bir güzel satır hediye etmek istedim şaire : "hani burnum kanasa/ patlasa volkan gibi atarım kanımdan/rahatlarım biraz belki.." hani..
Güneşi yitirdim sokaklarında bu kentin seninle yeniden doğduğum kent değil burası kesilen gonca bir gül gibi düştüm dalımdan bilinmezlikler sarartıp solduran köşebaşlarında savruluyorum bir avuç kül saçlarında...
çok çok güzel ve özel bir şiirdi dost. yüreğin dert görmesin. muhabbetle kalın...
Kanımla yazdım şiirlerini öldüm senin için öldüremedim/ sendeki beni...
amcamoğlu; destan yazmış destan. orhun abideleri gibi olmuş güzel eserin. kutlarım yüreğimdeki bütün saygılarla seni. selam olsun sana, selam olsun adam gibi adama.......
ve çok duygulu
hayranlığım ile...
kutlarım