AKAN YOLCULUK
AKAN YOLCULUK
Dur Kızılırmak! Beni de al içine, Beraber akalım, maverâ âlemine. Güneşlerin kucakladığı her durakta, Mürekkep olalım seyyahın k/alemine. Dik alnımızdaki hayat çizgilerimizden aksın, Tarihin derinliklerine işleyen sıcak yazılar. Köroğlu’na Çamlıbel türküler yaksın, Dile gelsin yüreğimi dağlayan sızılar. Elif’in kağnısında inlesin, Çile yokuşuna yağlanmış mazılar. Cepheyi hedef seçmiş Kara Fatma’da tanıyayım Dizde dermanı Akşemseddin bakışlarından okuyayım, İstanbul’u fetheden büyük hakanı. Ve sonra kutlayayım Bismillahlarla, Sükûtuma düşen tayy’ı mekanı. Al Kızılırmak! Al beni de, al içine Her yivinde vuslat sancıları tutsun, Uğradığın yollar beni sevdana okutsun. Sen ak ben kıvranayım, Yanan buselerimle soğuk nefesine dokunayım. Köse Dağı’ndan sütten beyaz karları yutalım, Ak nefesinde eritip, can verelim Anadolu çiçeğinin binbir rengine Evliya Çelebi’nin heybesine nakış olsun. Her durağında elimin emeği düşsün dengine. Sivas’ta İzzettin Keykavus’u bulalım, Dertleşelim Şifahiye’nin duvarlarında İçim dışım Selçukluyla dolsun. Sızılarımızı bırakalım Buruciye’nin odalarında Abdulvahhabi Gaziye varıp, Dar-ı bekaya kıyama duralım. And içelim çifte minarenin şerefesinden Dört Eylül’e adanan sözü t/utmaya Toprağı tanıyalım Veysel’in nefesinden Bir yol uğrayalım Ruhsatî Baba’ya, “Kaymağın torunu, yağın öz oğlu” dediği Boz ayranla tanışalım, aşkının yanık bağrında Minhacı’ya selam verip, Çektiklerini söyletelim Ağ Gelin’in uğrunda. Sonra Celal Oğlan’la dertleşelim, Güne serilen ipek mendilin sırlı duruşunda. İnce ince okşayalım Anadolu’mun her zerresini. Sonra vuslat sancımız bitsin, Rahmete çırpınan Karadeniz’in ağuşunda. Metin HANLIOĞLU (SİVAS) |
Alkışlıyorum kalemini
Yüreğin var olsun
----------------------------------Saygılar