BİLİYORUM ÇOK GEÇne bir yere ne kimseye aidim herkese kapısını açmayan bir kenti terkettim edeli. ki o kentin karanlık sokaklarıydı beni kendine bağlayan arka kapılarına küsmeyi severdim sürekli yüzüme kapanıyor diye omuzlar kırardım menteşelerinden kilitlenen gözlerini kırdığım yanların sızlardı bir zaman. en çok kaldırımların gitme diye uzanan ellerine basmak saçının tellerine takılıp kalan güneşin ışıklarını gölgelere boğmak ve boğula boğula veda etmekti kehribar gözlerine. terkedilenlere has o neon ışıkları yansırken yüzüne solgun bir ay düşmüştü gökyüzüne kırılgandı gece tombul elleriyle gün zorlanıyordu perdelerini açmaya hiç aldatmayan yalanlar vardır hani ’sevmiyorum’ gibi en çok geceye yakışırdı ve ben yakışanı severdim bu yüzden geceyi savurdum yüzüne günü zamansız kucaklayıp ayrıldım dizlerinden sevmiyorum diyerek. ardımdan üflenen ’anıların’ yalnızlık soluğuydu çorbada benim de tuzum olsun diyen ne kadar ucube sözlerin varsa adım adım ensem de boza pişirdi kızmadım inan sana kızan yüreğimde kaynattım hepsini hamdı pişti. şimdi uzaktan seyrettiğim o kentin ışıkları ne kadar yabancı evsiz kuşlar gibi camın dışından seni seyrediyorum titreyen kanatlarım üşümüş başımı gömüyorum omuzlarıma döndüm demek için çok geç. Ayvazım DENİZ |
şimdi uzaktan seyrettiğim o kentin ışıkları
ne kadar yabancı
evsiz kuşlar gibi camın dışından seni seyrediyorum
titreyen kanatlarım üşümüş
başımı gömüyorum omuzlarıma
döndüm demek için çok geç.
yalnız bir kadını düşündürdü şiir.
Geçmişine evinin penceresinden bakarak,
derin bir pişmanlıkla
iç çeken..
tebrikler Deniz,
sevgiyle..