MURADIN YOK
Demek geldin gidiyorsun görmeye muradın yok
Açıp nazik kollarınla sarmaya muradın yok İçerimden kan akıyor Tabip bilmez yaramı Merhem senin elindedir sürmeye muradın yok Hayal miydin rüya mıydın yarim karşıma çıktın Damarlarımdan süzülüp sonra içime aktın Bu şehirde yetim gibi öksüz gibi bıraktın Dönüp ne hallerde kaldım sormaya muradın yok Bir Selviye benzetmiştim yârim senin boyunu Bu aşkın mı söyle yoksa kaderin mi oyunu Gâh güldürdün Gâh ağlattın çözemedim huyunu Bu aşkta çok sır gizliydi ermeye muradın yok Düştüm senli bir sevdaya ben sabrımı sınadım Vuslatına hayal kurdum firaklarla tünedim Keremi imtihan ettim mecnunu çok denedim Ferhat gibi kayaları yarmaya muradın yok Sorma garip sükûti’nin elinde gülü kaldı Âleme muamma gibi esrarlı hali kaldı Mezarımda Baykuş öttü bir kuru çalı kaldı Her yanım yıkık virane örmeye muradın yok |