TURAN YÜRÜYÜŞÜ
TURAN YÜRÜYÜŞÜ
- Türk Yürüyüşü - - 1 - “Kızıl Elma” seni bekliyor, haydi uyan Ey Türk. Ne yatıp durursun öyle, bekleme uyan Ey Türk. Canlan, kalk ayağa, önce geriye berkçe yaylan. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Binbeşyüz yıl oldu, küskün akıyor İtil Ey Türk. Öfkeli size “Tanrının Kırbacı Attil” Ey Türk. Avrupa’yı kötekten geçiren Hun torunusun. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Batıya yollamadık mı, İskit, Tatar, Avar’ı. Dağlardan indirmedik mi, Avrupalı davarı. Başlarına dikmedik mi yüzyıllarca, Hazar’ı. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Ural’ı mesken tutup, barbarları sürmedik mi. Aşılmaz dağı aşıp “Alp” adını vermedik mi. Atımızı, daha sürüp Atlas’ı görmedik mi. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Bir hilal gibi,bütün yeryüzünü sarmadık mı? Batılı sürüleri birbirine karmadık mı? Eski Dünya’nın Kızıl Elma’sına varmadık mı? Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Asya, Avrupa’sı bize “Kuman” demediler mi. Tokadı yedikçe “size aman” demediler mi. Çiğneyip geçtikçe bize “yaman” demediler mi. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Avrupa’nın ortasında, Turan soylu Macar’sın. Asya’nın tam ortasında, Oğuz soylu Kaçar’sın. Türk’sün sen, bir kükresen cihana korku saçarsın. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Sen Sabir’sin, Kıbçak’sın, Kuman-Uz’sun, Peçeneksin. Sen Turan Soylu’sun, yeryüzünde tek seçeneksin. Bilesin ki; Türk’ten başka yoldaşın yok, sen teksin. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Sen akıncısın, yardan da, serden de geçeceksin. Frenk’ini, Vandal’ı, Cermen’i gene biçeceksin. Ren, Sen, Po ve İtil’de yeniden su içeceksin. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Karlı dağlar aşıp “işte ova Po” demedik mi. Romalı sürüyü kovalayıp “ho” demedik mi. Yerleri öpen keşişe “gitsin ko” demedik mi. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Sahipsiz akıyor, Nil, Sir-Derya, Volga, o Tuna. O nehirler, orda şehirler ah etmez mi sana. Sen Türk’sün yiğidim, dünya bir yana, sen bir yana. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… - 2 - Baltık kıyılarına kondurmadık mı “iki ev” Adını da biz koymadık mı, demedik mi “Kiev” Dokun, uyansın uykudan,yekinsin artık bu dev. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Mağaralara resimleri ilk biz çizmedik mi. Kayalıklara isimleri ilk biz yazmadık mı. Atlar koşup, yedi iklimi hep biz gezmedik mi. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Altay Başı’na çıkıp, al al aygır bolmadık mı. Dünyaya uygarlık öğreten “Uygur” olmadık mı. Kaf Dağı’nın ötelerine gür gür dolmadık mı. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Şanlı Masar Kağan’ı göndermedik mi Mısır’a. Yamyam İlleri’nde koşturmadık mı ara sıra. Afrika’yı bayındır etmedik mi sıra sıra. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Atan değil miydi aleme “Türkçe” konuşturan, Atan idi, bütün cihanda dilini coşturan, Şimdi sen değil misin böyle oturup boş duran, Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Meskenin değil miydi,Asya,Çin, Hindu,Çin Hindi. Mete, Bilge, Buğra; Bir han indi, bir kağan bindi. Alp-Erim, senin kanına n’oldu da böyle dindi. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Keşmir Dağları’nda Hindu’yu yere sermedik mi. Himalaya, Ural, Alpler’de yemiş dermedik mi. Ganj, Aras, Meriç’te atımıza su vermedik mi. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Ak, Kara, Kızıldeniz; hepsini göl eylemedik mi. Sahra, Sina, Sibir; geçilen çöl eylemedik mi. Tanrı Dağları’ından Hıra’ya yol eylemedik mi. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Bezgin, üzgün durma, çevreni sarmış gibi yuğlar. Nice başbuğlar çıkardık, yine çıkar başbuğlar. “Buyruk olsun dört yana, boylara, dikilsin tuğlar.” Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Bizden muştu olsun, Çiğil, Türkiş, Karluk, Hıtay’a. İlk biz binmedik mi, aygır-beygire, gölük-taya. Ey alp, ey kür, ey şad, bitmez erliğin saya saya. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Sen Kazak’sın,Kırgız,Özbek,Gur’sun,Lezgi,Çeçen’sin. Vatan deyince, candan da canandan da geçensin. Cenk meydanında bile mert ile kalleşi seçensin. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… - 3 - Sen buzulda Kumançi’ye uzanan kol, Sabar’sın. Bir arslan gibi kafeste kükreyen Abar’sın… Övün, hakkın senin, övündükçe göğsün kabarsın… Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Türk’üz, bir kükredik mi düşman yer arar kaçmağa. Yenilirsek de şerefle gideriz biz uçmağa… Rengini böyle verdik kanımızla, al bayrağa… Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Bir hainlik? bir saflık yakar üregimi,meni. Bozulacak bir gün o soysuz tayfanın dümeni. Kalk! Türk Ordusunun “Şanlı Akıncılar Tümeni…” Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Önde “Gök Börü” ateştir gözleri, gök yeleli. Başta giden “Başbuğ Oğuz” ardında bozkurt seli. Gök gürler, yer sarsılır, bu; seni etmeli deli. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Ey Orkun, Ulukem, benim size göz yaşı döken… Gene bekle Balasagun, Karakurum, Ötüken… Bir seher vakti çıkar gelirim, kuşlar öterken… Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Tomris idi “Baş Katun” gökten gözel, aydan arı. Selçuk değil miydi “Yedi iklimin Hükümdarı” Unuttun mu yoksa, Ertuğrul Gazi, Alp Dündar’ı. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Üç kıtadan çekilmiş olmak yürekler yakıyor. Gazi, Anafarta’dan, Kocatepe’den bakıyor. “Muhtaç olduğun o kudret, damarından akıyor.” Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Duydum ki, sınırlara dadanmış gene birkaç it. Ey bıyıkları yeni terlemiş kalender cigit. Açıldı uçmağ kapısı, kutlu olsun, haydi git… Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Urumçi, Budapeşte, bilir misin nerde Fizan. Düşün o ceddini, sende hiç kalmadı mı izan. Senin kanın değil mi, çağlar açıp tarih yazan. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Börteçinelerim, bozkurt gibi bir ahfad olsun. Çıksın şu dağlara, her biri birer Kür Şad olsun. Hanların, kağanların o ruhları hep şad olsun. Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Altay, Tanrı, Ural, Alp, Kafkas, Erciyes…Dağlarım… Düş yola, her dağ başında sizi bekler Çağlar’ım… Nafiz’im, bütün başbuğlara yakarır ağlarım… Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk… Nafiz TANÇAĞLAR " Nafi ÇAĞLAR " 31 Aralık 2007-K.Çekmece Bahçelievler / İstanbul |
Bu eşsiz hizmetinizi Türk milleti unutmayacaktır.
Muhteşem bir destan. Harika bir marş.
Yürekten gönülden kutluyorum tepriklerimi bırakıyorum.
Kaleminiz kelamınız daim olsun.
Selam ve sayğılarımla.