Yalancı Çoban
Kahrolsun aşk dediğiniz şu illet
Yerin dibine batsın okları Eros’un! Hangi pejmurde perişanlığa sığar bir sevgi? İstemiyorum ağalar beyler Hükümranlığınız sökmez artık Ve dikin haydi dikebilirseniz Yüreğimin söküklerini.... Nafile yetmeyecek gücünüz... Ozanlar söylemesin saçma sapan türkülerini Acıdan başka ne verdiler ki? Söyleyin bana Beyaz ata mı kara küheylana mı biner masallardan gelen prensler? Ya da efsane adıyla yıllardır inandırmaya çalıştığınız o yalanlar neredeler Nerede Leyla nerede Ferhat ’ın Şirin’i? Nerede hani? O üç harfli ucube? Ben Ağrı Dağı’nı bilirim Ve Nemrut ’u Ve köyümün zirvesindeki Ziyaret Tepesi ’ni Yok hayır Külliyen yalan aşk dedikleri..... İki ayrı memleketin farklı menzillerine ulaşmaya çalışan ırmaklar gibi Ayrı dünyalar Hani dünya tekti? Yok ağalar yok Artık kandırmayın nesilleri... Öyle olması gerekiyor diyorsa biri Başını öne eğiyorsa mağrurca diğeri Fazlaca doydum sahteliğinize Tokum Susun şimdi! Ateş-i aşkına yanmış çıranız Örselendiniz Yetmedi mi? Acı ziftlendiğiniz... Düş bitti Gün bitti Söz bitti Ve ben de.... Yorgunum Bir kabre sığınacağım Yok hayır Yalancı çoban kaçtı gözlerime Gökyüzü değil Çok uykum var Ben bugün Arkasından bir ömür döktüğüm Bir uğurlamaya şahit oldum... |