İki yaşlı yürek evlatlarını yürek közündeYitirdi güneş tüm kızıllığını bir baba öksüz kaldı Can kırıkları şah damarını kesti bir annenin Ve anne yetim kaldı Ki iki yaşlı yürek beş fidana can vermesine rahmen Beş fidan iki yaşlı yüreğe göge olamadı Zamanın sallanan beşiğine beledim kendimi Zaman pul pul döküldü ense köküme Ve ben iki yaşlı yüreğe sokuldum sessizce Pişmanlığın çiçekleri açtı iki yaşlı yürekte Bu gece yoksul evde anılar devleşti Zamanın kırk yamalı örtüsü delindi Ve iki yaşlı yüreğe kefen biçti evlatları Tok kaldı açlığa direnen iki yaşlı yürek Beş serçeye kanat gerdi yürekleri Beş parçaya bölündü umutları Bir elin parmakları kadardı Ve kum tanesi gibi dağıldı avucunda iki yaşlı yürek Göğsümün ucundan dökülür süt kokulu zaman Annemin yüreğinden sökülür hazan Bilirdim yalnızlığın can yakan tadını der gibiydi gözleri Ve anne evladının yüreğinde öksüz Ve tüm hikâye anlamsızlaştı anne öksüz baba yetim Beş evladın gögesinde zakkum çiçek açtı Beş evlat iki yaşlı yüreğin gözlerinden düşen damla oldu Mahmudiye Düzkaya |