ARA SOKAKLAR
Ara sokaklar…
Ah! ara sokaklar….. Sonu batakhane yamuk kaldırımlar. Dönüşü, ne yeni doldurulan akıl çözer; Ne de taşırılmış duygular. El belde, Saldırmadan hiç ayrılmaz. Köşelerde iğrençlik, Korku göz bebeklerine has. Paradan, kirli hayallere Kanlı parke taşlar döşenir. Referanslar; Yamulmuş beyinlerindir. Hayatın yeni adımına pusular kurulur. Kanar yurdum yarası insanlar. Uyuşturucu kültürü ile prangalar vurulur. Ana; Ana yorgun…. Ana umutsuz…. Nasırlı elleriyle ürettiği ekmeği, Sunar son kuruşuna kadar. Bilir masalarda tüketilir emeği, “Oğul” der; Gecenin karanlığına sakladığı gözyaşlarıyla, “ İmsak ı penceremden karşılatma!” Kapı çarpılır. Yamuk kaldırımlarındır yolculuk, Zamansız zaman erir karanlıklarda “Evde beni bekliyordur moruk” Kalır; Bir küçük rakıyla bıraktığı masada. İleriki barın müdavimi ile küfürleşir; Loş ışığını yayan direğe verir selam. Her yalpası çözümsüz, Her kararı yalpalar. Aşüfte; Köşe başında avda…. Verilen söz; Memeden somurulan süte inat. Kaçıncı gece karanlığa gizlenir? Hayasız depreşmeler hoyrat mı hoyrat. Değerler kaldırımlarda yitmiş, Damarların kıvrımlarında tiner, bali ve kin Kaybedilenlerle eksilir sokağımdaki hayat. Yaşam, Hani yaşam? Şekilsiz insanlar sürüsü. Gündüzün kaldırımlarını sarar. Emin nerede? Emanet, ihaneti arar. Zaman; Hani zaman? Döl yatağını zamansızlık karşılar. Mekan; Hani çiçekler, güller, goncalar? Şehirler camda yanan gruba ağlar. Bebek; Gelen nesil büyüme sen! Dünü yakalayıp sokağına getirsem. Yeşilaycı hOça 23/02/2004 |