KIBLEYE DÖNMEDİM Mİ YÖNÜMÜ...Boyutsal yolcululuğunda iklimlerin İklimsiz yüreklerin Nazında niyazındayım Şu kara gecelerin. Sazım olsa da söylesem Yüreğim dile gelse de Bürünsem hecelere Şu sefil benliğim Sığamazken yere göğe… Sevi dilim çığırtkan alabildiğine Sessizliğim o başına buyruk efkârında Konuşlandığım tek menzil Dilimde yok asla tek sitem. Yaradan bildikten sonra beni Ben bildikten sonra İçimde devineni Varsın toz duman olsun etrafım Yerden yere vursun ahvalim Yeter bana yetmez olur mu hiç Heybemde biriktirdiklerim. Yol bilmişim madem Yoldaş bilmişim ezelden Ne sığıntı bir sevgi benimki Ne hicap edilesi. Sordum taşlara Taş bellediğim yüreklere Suskunluk diz boyu Anlayamadım gitti: Nedir bu öfke, nedir bu sitem. Irmaklar kurumadı henüz Ilıman ülkelerin düşlerini Çalmadı kuşlar Huysuz olsa da benliğim Her daim olmadım mı itaatkâr. Ne kula oldum köle Ne geçtim kendimden Uyup da nefsime. Kaçıncı mevsimi kim bilir şu ömrün Neresi olursa olsun Kıbleye dönmedim mi yönümü. Çığırtkan her kim ise Aslı astarı yoktur hiçbir söylemin. Yar bildiğim sığındığım Kul bilip de elimi uzattığım Yine bende saklı anahtarı yüreğin Sırrına ermek nail olur bir gün de Umarım çözerim kâinatın gizemini. Yollar taş Yoldaş bildiklerimde bir telaş Dilimde tek sözcük Bildiğim yegâne aşk. Sardığım sarıldığım tek gerçek Efkârı da bilirim ki yazılmış alın yazımda Karşı çıkmak mı hâşâ, Elbet mutlanır gönül Günü geldiğinde. Sorma soruşturma ne olur, Dost bildiğim insanoğlu; Derdi veren de Allah Dermanı da hep O’nda saklı değil mi. Elbet vardır gelecektir vakti. Yok acelem bak buradayım Ne de tek bir vesvese Ellerim açık Bekliyorum yağacak nuru. |