KÖYÜM DİYE DEMİYORUM
İnsanı mert, çalışkan mı çalışkan
Canla başla işe dalar Kırca’da Toprak ona o toprağa alışkan Selam verip selam alır Kırca’da Henterisi, tengereği, dığanı Kavunları, iskeleni, soğanı… Heybesinde binyılların yığını Anlatılsa destan olur Kırca’da Çevresinden şöyle gelip geçenin Çehresinden tebessümü biçenin Çeşmesinden bir yudum su içenin Vallahi de aklı kalır Kırca’da Mutluluğa çıkar burda bayırlar Eksik olmaz kurda kuşa hayırlar Göğü engin… Gönlü gani çayırlar Umutları düşe salar Kırca’da Vatanıdır her göçerin dileği Kanat çırpar kırlangıcı, leyleği… Şu gidenler Türk’ün kutlu beşiği Ülküsünün yüzü güler Kırca’da Çobanlıktır bu milletin davası Yüz yıllardır sürü yayar ovası Dağlarında yankılanır havası Kulak veren ünler gelir Kırca’da Asi rüzgâr ağaçların dalında Mevsimleri yede yede elinde Ninnileri, masalları dilinde Gece gündüz ıslık çalar Kırca’da Damla damla biriktirip ayları Bahar ile dizginlenmez çayları İnce ince çiseleyen Kayları(!) Berekettir, bilen bilir Kırca’da Pınarları çağlayanı andırır Susayanı su içmeden kandırır! El vuranı vurduğu an yandırır Çelik gibi akan sular Kırca’da Sevda desen toprağında, taşında Gök/yüzünde, hilal gibi kaşında Gelin kızlar harman çeşme başında Koç yiğitler aşkla solur Kırca’da Sevdalılar günden güne süzülür Yakılmazsa için için üzülür Mor kınalar demir tasta ezilir Güneş çizer Ay oyalar Kırca’da Oyunların oyuncağı çocuklar Akşamları uyku basar kucaklar Rüyaların avuttuğu ocaklar Gece beler tan sobeler Kırca’da Yârenleri kalpten kalbe severek Muhabbeti muhabbetle döverek Keremini meclislerde överek Sevgi diler, sevgi eler Kırca’da Nâmesinde açık eder sineyi Ayırmazlar kabuğundan taneyi! Dert eğiren okuyunca Nine’yi Sancıları huzur bulur Kırca’da Nere dersen bura Teke Yöresi Hüküm sürer Türk’ün örfü töresi Dili, dini uğruna can veresi Dünün nehri günü sular Kırca’da Ad aldığı Kırca Ali Baba’ya Bugüne dek konup göçen ataya Ödenemez gönül borcu anaya Vefa kalpten kalbe dolar Kırca’da 23 06 2015 Salih ERDEM |