Amma velakin...budaklanmışlığın çaresizliği, kendi kazdığa çukura kendi düşmüş, üşüşmüş gövdeye tepeden başlıyarak, sarmaş dolaş olmuş içerden fethi, kap karanlık zindanlığa talip, dahasına.. oğuşturuyor avuçlarını, doymak bilmiyor nefsi, iliklerinin dahi dur demesi zor gibi.. görünen o ki, son ihtimalin bile şansı sıfır.. şüphe götürmez örümcek ağı hiçliği oynar yanında.. emin ve garanti adımlarla marş marş, geri vites kalkmış şaha.. sen hala tak pembe gözlüklerini sis perdesi nefes aldırsa da, o burnundan soluklarken.. yok mu bi de o pis pis gülmesi yukardan bakan misali büyüklük kompleksinin arsızlığı çömelirken şahsiyetsizliğin önün de.. sen varmışsın yokmuşsun hiç umrunda değil tutmuş bir yol gidiyor bilmez mi ki o düşeceği çukur adı olsa da mezar aslında onun kurtuluşu.. amma velakin geride kalanlara kurtların eziyeti bir öcü gibi ruhlarında, kemiriyor sona kalmış ölümcül hücrelerini, tek tek bir bir sanki naralar atıyorlar zaferin şarhoşluğuyla, bugün bana yarın sana.. ah bir bilseler sonunda hepsi boşu boşuna... (Berlin,05.07.2015) Talat Özgen |