Kabusan
Çırılçıplağım, üşüyorum.
Nerde elbiselerim? Annem nerde, babam nerde? Sevdiklerim, senin yanındayız diyenler, nerde? Çok üşüdüm, koydular bir yatağa, Attılar üstüme kara, ağır bir çarşaf Ve gittiler... Hala üşüyorum, her yer karanlık, Korkuyorum da... Anne, baba... Nerdesiniz? Burası çok karanlık, Bizim eve hiç benzemiyor, Rüya mı görüyorum yoksa? Uyanmak istiyorum, Niye uyanamıyorum? Hiç böyle uzun bir rüya görmemiştim. Hem çok sessiz, Bizim ev kalabalıktı, nerde bu insanlar? Anne, baba... Bir şey/ bir şeyler canımı yakıyor, Çok korkunçlar, durmadan etimi yiyiyorlar. Kıpırdayamıyorum, felç oldum galiba. Canım çok acıyor. Anne, baba nerdesiniz? Çığlıklarımı duymuyor musunuz? Sağır mı oldunuz? İçimde kıpırdanışlar arttı, Şimdi de gözümü, dilimi yiyiyor bu yaratıklar. Ne olur kurtarın beni, çıldıracağım bu acıdan! Çok şükür! Sesimi duyan birileri oldu. Ne olur kurtarın beni burdan! Niye susuyorsunuz, yardım etsenize! -Ey fani! Sen öldün, kimse duyamaz sessini, Boşuna bu yardım bekleyişlerin. Şimdi sorgu vakti, şimdi ödeşme vakti... Yaşamışım, yaşadığımı bilmeden, Yanlızmışım, yanlız olduğumu bilmeden, Ölümlüymüşüm, ölümlü olduğumu bilmeden, Sınavdaymışım, sınavda kaldığımı bilmeden, Ölmüşüm, öldüğümü bilmeden... Çırılçıplak geldim bu dünyaya Şimdi çırılçıplak gidiyorum. Gidişim gelişim gibi değil, Kirlenmiş, yıpranmış, yorulmuş... Şimdi bedenim kara bir örtü altında; korkmuş, kokmuş, kurtlanmış... Gelenler! Gelmeyin buraya... Madem geleceksiniz buraya; Düşmeyin dünyanın geçici zevklerinin hatasına... Yunus YILMAZ |
Bu gece kabusum belli oldu sayenizde; aşırı gerçekçi olmuş cidden.
Ne diyeyim bilemedim ...
Dostlukla