SEVDANIN BÖYLESİNE
Sine, sine,
Gidiyor sine, sine, Hallerinden bellidir, Aşk düşmüş sinesine. İster sorun güllere, -Dallarda bülbüllere- Gülşen şahit mi olmuş, Sevdanın böylesine? … Bir acayip yel vurdu, Ayaz oldu kavurdu, Mevsim hazana durdu, Soldurdu yaprakları, Gazel gibi savurdu. Önce hülyadır sandı, Hoş bir rüyadır sandı. Sandı da boşa kandı. Aslı astarı olmaz, Tabirlere inandı. Baktı öyle değil iş, Ateşedir bu gidiş, Olmalı mutlak bitiş. Bir kavgaya tutuştu, Nefsiyle didiş didiş, Dedi, kendini koru, Nedir gönlünün zoru? Soru, soru, hep soru, Elde tutmak mümkün mü? Sevda denen bu koru? Vurulup ahu göze, Yanıp dönmüşse köze, Gönül bakar mı söze? Düşünmez bir an bile, Düğümü nasıl çöze? Dert ki yaman mı yaman, Sızlar yürek an be an, Acısı vermez aman. Hasretlik de cabası, Dayanır mı buna can? Bir mum olup yanmakta, Her an onu anmakta, Bilmem ki ne sanmakta, Çöldeki Mecnun gibi, Seraba aldanmakta. Bu nasıl bir olaydı? Keşke masal olaydı, Gönüllere dolaydı. Leyla’yla Mecnun gibi, Anlatması kolaydı Ne Kerem var ne Aslı, Geçmiş Şirin’in faslı. Sevdadır bunun aslı. Ancak kara sevdadır, Ondan yüreği yaslı. …. Emsalsiz gül cemali, Tüm güllerin cem hali. Hatta daha da ali, Onda ermiş murada, Güzelliğin kemali. Nazar edip süzüşü, Dudakları büzüşü. Cemre olup düşüşü, Başta akıl bırakmaz, Sımsıcaktır gülüşü, İpek gibi telleri, Davet edip yelleri, Kıskandırır elleri. Meftun eder kendine, Ödetir bedelleri. Gamzeli gül yanağı, Hem solu hem de sağı, Âşık canlar sunağı. Düşsün diye gönüller, Kurmuş gibi tuzağı. Gözlerinin ateşi, Aratmıyor güneşi, Sanki onun kardeşi. Başka hiçbir güzelde, Bulunmuyor bir eşi. ….. Güzelin böylesine, Nasıl yanmaz ki sine? Vurulup halesine, Gönlünü verdi diye, Üzülsün mü haline? Etmez asla şikâyet, Sevdadır bu nihayet. Hele ki bir de şayet, Gülümserse sevdiği, Eyler onla kifayet. |
Yüreğine sağlık
______________________________________Selamlar