Hay Aksi Şeytan
Vakitlerden bir sabahtı
yeni uyanmış olmalıydı. Sesi titriyordu az biraz. Ah benim bir gıcımık kadınım! Seninle, dedi, konuşmalıyız mutlaka. Ne sorgu ne sual, ne merak ne bir heyecan, hayhay efendimiz dedim. Mutlu bir havadisi olmalıydı. Azdan az çoktan çok, bir iki gün geçti aradan aradı hiç beklenmedik geç bir saatinde gecenin. Sesinin telleri gülüyordu adeta. Seninle, dedi, acilen hemde... hay aksi şeytan! Dur, dedim, dur hele efendimiz, soluklan hele sen, dinle bir yol sustuklarımı! Sustu, kulak kesti pür dikkat! Seviyorum seni, dedim, Seviyorum efendimiz! Ne gündüz ne gece, molası yook, kederi çook aahh o dudakların, o dudakların, diş izlerini gizler dudakların... Sustu kesildi sesinin ardı. Usulca kapattı telefonu. Huzurluydum, yaslandım ardıma, yerindeydi şimdi kafamın tası! Avanak bir gülümseme aldı vurdu... Ürperdim! Hey gidi efendimiz hey! Hey gidi bir gıcımık kadınım! Rüzgar misali yelkene vurmak yüreği, kapılmak dalgalara, köpürmek sevda kasırgalarında... Hoştur bilirim, hoştur gürül gürül sevdalanmak... Yalnız, hiç de hoş değildir, bir ulu denize sevdalandım, diyecek olmak, diyecek olmak, senden vurgun yemiş bir denizciye... |