HÜZÜNLÜ BİR COŞKU BENİMKİ...
Belirsizliğin istikameti idi yol aldığım,
Verdiğim kaçıncı mola Hatta Hangi duraktı kim bilir Terk ettiğim dünlerim Ve terk edildiğim. Uğradığım kaçıncı ihanet Tıka basa dolu heybem; Nadiren dökülen serpintiler Kırılan umudumdan tek elde kalan Kaçıncı ara cümle ise İçinde saklı o gizli özne. Hicap ettiğim zaman zaman O kırılgan, ürkek yanım En önde saf tutan. Yarınlar hepten hibeli kadere Anılar her daim namzet içimdeki hasrete Neye meylettimse olmadı asla, Önem arz eden Hep kırık bir parça idi arda kalan. Bozdum yeminimi bin kere Oysa söz vermiştim kendime, Nedenleri saklı olsa da bende Yine de her seferinde ne çok ceza Kesilen payıma. Yeniden soluklandığım kaçıncı meclis kim bilir Çıkarken onca fezleke ardı ardına Nazarında ne çok insan Ve pek çok sanrı gerçekle iştigal ettiğine kani Olamasam da safça inandığım. Büyümekse düşen payıma, O somurtuk mizacım Ne kibirli ne sıradan ama bil ki; Başımın okşanmadığı her an. Neyse, demek asla düşmedi payıma Üzünçler karışık beyhude neşemle. Yine sürçtü dilim, Sanır mısın ki bihaberim; O sefil aşk meleği kadar kalender olsam keşke Görmezden geldiğin kim bilir kaç milyon cümle. Senaristi yılgı bu hikâyenin, Demesem de Hüzünlü bir coşku benimki Savruk bir gönlün yükseldiği o son çıta: Tepinip dururken ruhun asma katında Düşmek ne kolay oysa Düşüp yeniden doğrulmak yürüdüğüm o yolda; Tekil bir aşk nihayetinde Bihaber iken kör talihim. Nezdinde kesilen ceza mı sanki Nihayeti bu hikâyenin… Daha başlamamamışken Nasıl geldik ki sona… |
Yüreğine sağlık saygılarımla