TILSIM...
Eskiden insanoğlu maviyi görmemişken, denize kabuğu varmış ,tılsımın.
Şeytan’ mı ademoğlu’ mu bilinmez, bozmuş tılsımı, deniz utanmış kabuk kırılmış, Dağılmış binlerce milyonlarca sayılmayan sayılarca, kimi çöllere düşmüş, bedevilere yol çizmiş işaret, kimi dağ doruklarında çobanlar bulmuş, keçi boynuna... çıngırak. kimi ovalarda mezar kazarken çıkmış... şeytanok. akarsu kenarında sahil boyunda... ama tılsım. bilgeler ak sakallı kel kafalı, her şeyi bilenler, tılsımı bilememişler, kimi insanın içindedir demiş, kimi tanrının gözyaşı, kimi şeytanın ateşi, lakin denizin leşi... tılsım. rivayete göre topal dedeler kör nineler tek inananlar, çocuklara anlatırlarmış, ala gözlü ali gözlü bir genç bilmiş tılsımı denizi hiç görmemiş gözleri deniz olmuş, avucundaki deniz kabuğu korkutmuş, titremiş tılsım. ne tanrının buyruğu ne şeytanın oyunu , denizin kendisi,çocuk daha çocuk mavi ise bakire... çocuk anlamış ama tılsım anlatılmazmış, çocuk çıldırmış, deniz uzak tanrı var, anne ölü, baba kör, gör ademoğlu gör , denizin kabuğu pulların da, Ey çocuk,gözleri çivi gözlü gözü ruh beşeri kılan ademin, derinliktir… bayağılaşan bilemez ölmeyi, yerinde durmaktır erdemin, her insan bir aynadır, yeniden doğmaktır ki her doğum bir şehvettir, bütün sırları açmalı, anlatmalı,tılsım kırılmalı,taşıyamaz bir yürek daha fazla,çocuğun aklına lanet gelmiş.. bildiği en büyük lanet, Şahmeranın laneti vücudu pullanmış,ağlamış ama kimse anlamamış, nice masallar dinletilmiş ama şahmeran masalları gibi değil, en büyük özüdür kükremiş,hain lanetleri çökmüş üstüne, cihanın en büyük yalanı çınlamış kulağına,sadece gülğümsemiş,zaman ve mekan anlamsızlaşınca,kaybolur yaratıklar ,zavallıcıklar,iyiliği avucuna saklarmış, mistik söylemler kaplamışken her yanı, tılsım kıvılcımmış,et ve kanın olmadığı gibi,dünya yaratılmış,Muta , Mevlana diz çökmüş,bütün insanlık bağdaş kurmuş,çocuk gülmüş.... |
.