ANLAYAMAYACAKSIN
benim gibi düşmeden, anlayamasın beni,
keskin bir jilet olması lazım hayatının. her adımında kıpkırmızı bir parçanın düşmesi lazım, mutlu olduğun her yere, ve mutlu olduğunu sanmalısın. neden beni anlamalı mısın? hem mutlu olmalısın hem derin sularda nefes alamamalısın. ayrıca boğulurken seni neyin kurtardığını da bilmemelisin. bilememenin de güzelliğine varıp, bilmemekte ne güzelmiş demelisin. şimdi yaşamıyorum ve çıkamıyorum bu karanlıktan. sen beni ararken, hala benimle ilgili ne bilmelisin? hangi girdaptan beni kurtaracaksın da beni anlayacaksın? benim yaram, senin aşk dediğinden çok öte geçmiş, senin gibi çok sargı bezi, bu yaranın içinde kaybolup gitti. çoğuda bende nefesini unuttu. ve ben anlayamıyorum, şu sol yanımda ki et parçasını söküp ellerine versem, evet artık seni anlıyorum dersin. lakin, sadece son nefesin nasıl verildiğine şehit olabilirsin. ünal 15.06.2015 |