Çocuk Lügatımız; “Korkutmak istemedi; seviyor abla seni”Çocukken ben.. çocukken.. Hep bir mucizenin üst katında tepinirdim. Söverdiniz susmam için, tak tak tak, vururdunuz duvara Nev-i şahsına münhasır davetlerim, Dumandan sonraki keşfimdi Vurup vurup topuklarımı duvara, Çıkmaz mısınız bir üst kata? , Demek isterdim. Ağzımla değil. Ayaklarımla, Vura vura, duvarlara.. Utandım canım işte. “Ne olur gelin” demeye, Gürültü daha kolaydı, sukunetten Söyletmeyin işte. Hala çağıramam gelin diye. Gürültü çıkarayım anlayın Dumandan daha tehlikesiz, anlayın. Pençelerim daha utanmazdır, patilerimden Yumuşak karnım, göz yaşım, hepsi birer utançtır Canım anlasaydınız ne vardı gürültülerimden Gürültülerim, fısıltılaşacaktı anlasaydınız.. Bekleseydiniz, müzikleşeceklerdi. Kaçırdınız. Saçıma kelebekler dikmiştim, evet, Evet, öpüştüm o denizin dibindeki balıkla O gece bir tay doğurdum içtiğim ilaçlarla Doğruydu, karıncaların yalancısıyım diyorken size O alet edevat kutusunu tanrı sandım bir ara Doğrudur pistim, pis dolaştım orada Çünkü burunlarını silmiyordu başroldeki sevilesi kadınlar! Morlarımı sakladıysam içime, Kırmızıydı diye bütün barbieler Perdelerden bozma çadırlarda yalnızlığı aradım Neyim eksikti kariyerli kedili kadınlardan ? -Bu kriteri büyüyünce öğrendim- Perdelerimin içinde, kedilersiz bir yerde Bulmuşum, buluşmuşum Bir doktorculuk kadar yakınmış Aşk, o zamanlar bize Zillerine basıp kaçtıysam kalplerinizin Arayın bulun diye, Kızın, kovalayın, yakalayın diye ben Saklanırdım çadırlara. Kaybolmuş numaralarım, Kızmış, istemez bakışlarım, Küstüm , oynamıyorumlarım.. Biraz ters bir lügat ile Sevgi arsızı dokunuşlarım.. Ne vardı ? Anlasaydınız. Tam kanımız kaynadı, tam oyuna ısındık Sobelendik, ebelendik, kör ebeydik Akşam ezanlarında yaktık imanımızı Akşam ezanlarında eve gitmelerde Küfrede küfrede İlk ayrılık, ilk geri sayımlarda Yaktık imanı Akşam ezanları, yaktın. Küçük adam, hatırlar mısın? Mahalle çocuğuydum ben, Sokak kızı derlerdi Bisiklet ile çok soyuldu dizimin derileri Bisiklet ile ezmeye çalışır gibi yaparken seni Cilveleşirdim, Korkuturken, şakalaştık sanardım -ki hala komik bence - Sanki en çok seni korkuturken yakınlaşırdık, Ben korkutayım, sen bir şey de Ben korkutayım, sen bir şey de Muhabbet çoğalsındı maksat.. Birgün gerçekten çarptığımda Vallahi, kasten değildi.. O gün soyulan dizimin derileri İyileşmedi.. O sarışın kız, ufak, tefek, mavi gözlü Hiç aklımdan gitmez, Gelmez olaydı mahalleye, Mavisini nasıl da siyahcasına üzerimize saçtı Gözümün kahvesi ile aramızı açtı, Aramı açtı deniz kızlarıyla, Uzasın diye kirpiklerimi kestiğim de yalandı Kahverengisini kısaltıp, Mavisini uzatacaktım bakışlarımın. Geri almak seni, Bir makas darbesi Ve birkaç kirpiğimin defni Kadar kolaydı, Terkedilmemek o ara Sevgili Büyükler, Değişmez büyüyünce oyunlar, değişmez Lügatlar, değişmez… hikayeler değişmezler, Yine tepinerek çağırmaya çalışırsın alt komşuyu Huyun değişmez. Polise şikayet ederler, Zindana kapatılır, acılarınla keder Kaka şakalar yaparsın yakınlaşmak için Kapının arkasından çıkarsın Böö diye karanlıktan, Korkutarak, oyun oynarsın Saklanırsın divanın altına bulunmak için, Dokunulmak için küsersin, Anlaşılmak için sesini yükseltirsin, Küs mü, barış mı ile çözmek istersin bazen -Baş parmağınla işareti öpüştür- -Arasından bir parmağını geçiştir- Gel kilometreleri parmaklarımızla bitiştir Büyüme, gel bu kadar kolay olsun Öpüştür kaderlerimizi Demek istersin.. Babamı çağırmak, abime söylemek, En olmadı mahallenin çocuklarına şikayet etmek mümkün mü seni? Sokağa çıkarmasın ertesi gün annen, Boş odada düşün, tek ayak üstü dur on dakika Canın acımasın tabi ama… Yeter ki göz yaşlarımı ufacık yatıştırsın birileri Sonra yuvarla parmaklarını gel Küs mü, barış mı ? Bu kadar kolay onarılırdı yaralarım bir ara Açılan, saçılan, her türlü deli yaram Bu kadar kolay açılır.. saçılır.. onarılırdı.. Çocukluğumuzun en son gününü hatırlıyorum. Çocukluğumun en son günüydü. Küstüm Levent’le evleneceğim! demiştim sana. Daha hırsız olmamışken elimi kestin. Henüz aldatmamışken sürgüne gittim. Henüz öldürmemişken katledilmiştim. Sen bana, Öldün mü dedin? Öldüm, dedim. Çok belliydi şaka olduğu. Ölseydim nasıl cevap verebilirdim ? Öldüm diye, gömdün ve gittin. Canım çocuğum, sevgili büyük, küçük adam, Hikayeler yukarıdan aşağıya akıyor Bak bu yüzden ölüler ranzalarda yatıyor Kabir azabı yataklardan başlıyor Kederinle gömüldüğün soğuk yataklar -Hiç yakıştı mı şimdi bu sözler çocuklara- Ama canım çocuğum, Ben yaşlandım, sen kaç yaşındasın şu an ? Sanırım sen annenin eteklerine kaçtın Sen benim çocuksu neşelerimi kıskandın. Heveslerimden korktun. Bu yüzden beni hüzünlerinle boğdun. Sarışın, mavi gözlü bir kız çağırdın. Ben yine kirpiklerimi kestim. İlaçlarımı içtim. Taylar doğurdum. Topukladım duvarları. Polisler geldi. İçeri düştüm. Etrafımda çadırlar ve kediler. Kederler. Vallahi ezmeyecektim bisikletimle seni. |
Çocukluğumuz... bizim ayrılmaz gölgemiz... Geçmişimizin aynası. Saflıktır, duruluktur çocukluk. Keşke hiç büyümeseydik değil mi? Çocuk olarak mı kalsaydık ki? Ama çocukken de çok ağlattılar bizleri. Büyüdük, yine dinmedi göz yaşlarımız. Kötü niyetli insanlar olduğu müddetçe de dinmeyecek göz yaşlarımız.. Ama olgunlaştık. Gözlerimizde asılı duran perdeyi, çektik, asıldık ve yerlere attık.. Gerçeklerle yüzleşmek bu olsa gerek.
Değerli hanımefendi.. kutlarım sizi. Yürekten kutlarım. Sağlıcakla kalınız..