GEÇMİŞTEN HATIRA
daldım hatıralar sarmalına
yıllar; raf ömrünü doldurmuş defter yaprağı değil’ki onun her sayfası sunmuş olsun refahı acılar aşklar sevinçler olur olmazlar içinde saklı okuyorum o gözle, ayak, el, dudak takip de anıları değil dünden farklı, hissediyorum bu gün ama keşke denmeseydi yaşananlara hatıra yürek durur mu yerinde nasılda çarptı hatıra diyin ce bilmem kaç bar basınç termometrede fırlaya’çak yürek, göğüs kafesinden anılara öyle bir rabıta hasıl oldu ki konuşuyor bu ikili kalmadı, yaş farkı, mekan’sa reset’ledi kendini belki saniyenin onda biri unutulmaz hazlardan sundu siyah beyaz filmler gibi derken iki damla göz yaşı tutundu kirpiklere düşemedi; oysa öylemi idi eskiden damardan akan sıvı bile değil eski hızında o günün tadında olmasa da hatıra dünden kalan bugüne değişen mekanlar, müstesna gök kubbe işte çoban yıldızı, ay ise değil dünden farklı araçlar, o günün bineğinden belki şatafatlı ama; aslında her şey geçmişte buğulu bir camda nasıl ortam ısıtılınca kalkarsa veya bir el okşarsa gözler arıyor bugün, geçmişten hatıra Mustafa Yılmaz (sertesenyel) 2015/Ankara |
İnsan oğlunun,hatırlama özelliği olmasa,
acep ne yapardı diye hep sorarım kendime.
Geleceğe,bizi taşıyan hep hatıralarda andığımız
yaşanmışlıklarımız değilmidir ? Çok güzel ve anlamlı
bir şiir.Tebrik ederim..sevgi ve esenlik dileklerimle...