Eğreti
Eğreti
Ben senden bahsederken hiç " ADAM gibi " demedim, seni hep ADAMIM bildim. ıslak gözleri gülüşleriyle kurutan, hırçın denizleri bakışlarıyla durultan, sevdasına sadık kalma pahasına kendini unutan bir ADAM bildim. Gel şimdi kır şu ayrılığın belini, bölme omzumdaki dağlarla seni ölümsüzlüğe taşıyan sevdamın seyrini. adını yazgıma mühürlemişken, sevdanı kalbime kilitlemişken, yaşama sebebim olu vermişken, yanıltma...utandırma, pişmanlık denen kentin eyvahlar karantinasına sokma. acıklı bir filmin son sahnesi gibi bitirme bizi... Kim vurduya gider ruhun, gözlerinin feriyle geceni aydınlatamayanların kollarında hicranlar barikatlar kurar, bensiz gittiğin şehirlerin yollarına hesap sorar ruhum, gururu ayaklar altına almış sevdalara bulandığında acılar,ihanetler,sebepsiz gitmeler sevdaya dahil değil. kim öğretti bu hoyratlığı sana...? başka başka kollarda büyün bozulur benimle altın iken bensiz değerin "HİÇ" olur şanın,şöhretin,ihtişamın,izzetin bir bir kaybolur ben sevince ADAM olan başkalarında "EĞRETİ" durur ...05/02/2015 Can Çalışkan |