BİRAZ
BİRAZ
Kahretsin, belki de ben bu yüzden, bu yüzden biraz benim. şairliğim Nesimi kadar olmasa da, bazen şiirler yazdığım da olur. Kim bilir belki bu yüzden duygusalım. Güne geceden kalma düşlerle başlar, geceye sevgiyle parlayan gözlerle girerim. Mevzu kadınsa, Bazen, sen gelirsin aklıma, öyle ki ana dediğim. Cennet bildiğim. Kızım, kız kardeşim, aşk mihrabım. Ki dünyam yıkılır ağladığını görsem! Hemen kıbleye yönelir, Evliyalar gibi duaya sarılırım; “Tanrım sen onun kirpiğine nem, yüreğine gam düşürme.” diye. Ne yapayım biraz duygusalım? Kanarsa parmağı, kanar yüreğim! Dayanamam, hemen bir sigara sarar da yakarım. Çekerim içime burcu burcu tüten dumanını. Ve sonra, sevdiğimin mutluluğuna dair bembeyaz sayfalar düşlerim. Tam da bu benim. Yazık. Çok yazık! biraz mazoşisttir kadınım. Ne zaman sunulsa mutlulukların en güzeli, gider sığınır mutsuzlukların gölgesine, ıslanır kirpikleri. Ve ben, biraz dayanamam ağladığına. Isırarak kanatırım dudaklarımı. Saçlarım bile dipten dibe kanar mutsuzluğuna. İnan kıyametim olur. Görsem çatılmış kaşlarını. Gecmişi yad eder, dolarım bazen. Ve derken, tutarım meyhanenin yolunu. Çekip kuytu bir köşeye, içerim biraz. Biraz mutsuzluğa içerim. Bir kadeh daha, daha bir kadeh içerim yokluğuna aşkın! Çevreye bakınır, sadık bir dost ararım. Sonra en yakın dostum tütün tabakamdır derim. Ve açarım tütün tabakamı. İnce kıyılmışından dertlerin, okşayarak bir cigara sararım. Ve gözüm takılır zaman sayacına. Gözucuyla bakarım. Saat geç olmuş artık! Biraz daha kalsaydım keşke. Biraz daha hoyratça, biraz yutkunarak anlatsaydım, anlatsam derdimi kadehlere! Anlar mıydı beni? Hey sen! Şahin bakışların izi düşmüş kadehe, sana diyorum sana! Anlatamadım galiba! Biraz diyorum. Sadece biraz. “Gitme kal. sensiz yapamam.” demiyorum. Gitme! Gidersen, başını yaslayacak bir omuz bulamazsın. Öksüz, kimsesiz ve yetim kalırsın! İhtirasa kurban etme bu aşkı! Saçmalıyorum galiba. Ben hâlâ meyhanedeyim! Epeyce geçmiş zaman. Dinleyen de yok kadehten başka. Demeye kalmadan, garson bir bakış fırlatır; "hadi be adam. Kimseler kalmadı. Daha ne bekliyorsun hâlâ?” der gibi. İrkilip, toparlanıyorum birden. - Çok özür dilerim geç kaldım sanırım. - Önemli değil abi - Hemen kalkıyorum. Günahlarımın bedeli ne kadar? - Adisyona bakayım abi. Eveeet; bir vefasızlık var, zerafetsizlik, aşağılama, horlanma ve çerez niyetine sözlü şiddet. - Fatura bayağı kabarıkmış! Nasıl öderim ben bu bedeli? Neyse ki kredi kartı var. Taksit taksit öderim. - Taksit yapmıyoruz abi. Tek seferde ödemen gerek! - Hadi öyle olsun. hesabı al da gidip bir şiir daha yazayım. Çivisi çıkmış bu dünyada, kirli emeller uğruna, cennet saydığımız kadınlara, cehennemi nasıl yaşattığımızı anlatan! - Hece düzeni olmayan, kafiyesi bozuk şiirler, biraz aşkı işleyerek, biraz ruhunu okşayarak, biraz sevgi sözcükleri, biraz da adanmışlık! Derken toparlanıyorum. Hadi be geri zekalı! Ne adayacaksın kendini? Ne söylesen boş. Karşındaki dünyalar güzeli Nefertiti mi sanki? Hem anlatsan da anlamaz ki ne çok sevdiğini. Olsun. Ben yine de aşık olmak istiyorum. Anasının ak sütünü emmiş bir kadına. Mesela; bir kara Fatma’ya, bir Nene Hatuna, bir Satı kadına. Garsonda cevap hazır; abi iyisi mi, sen git bilinmedik bir coğrafyalarda öl. O kadınlar seksen yıl önce yaşadı! Efkan Ötgün |
K u t l u y o r u m
Yüreğin var olsun
_______________________________________Saygılar