artık rüveyda değil
artık rüveyda değil içimde üşüyen naz
gecenin bestesini dinler yıldızlar şimdi gökyüzünü unutmuş turnalar hep yaralı gördükleri rüyadan bî haber güvercinler telkâri sabahlara aşina yarasalar ellerimi üşüten artık rüveyda değil albeni sözlüklerde hapis nice zamandır harflerin sinesinden kan damlar atlasıma okyanuslar geçilmez sularda nuh tufanı güneşin hayaline buz yağar hep kutbumdan buyarım ağustosta rüveyda gün ışığı artık rüveyda değil gönlümün sarmaşığı nazeninler yurdunun melikesi ölümlü hüznü hüzne kenetler zaman gül mevsiminde rüveydanın hayali saklı gülün iminde artık rüveyda değil teşne dudaklarıma billur misal su sunan ebru suda açan haz kavis kavis rüyası ruhumun atlasına işlense de gül ve naz bağrımdaki sızının en onulmaz halleri artık rüveyda değil sızıyı perçinleyen bir sala hurucunda aşk gönüller burcunda ölüm bizi çağıran en emsalsiz beldeye davetine uyup da gittiğim o yâr değil leylanın kıskandığı ve keremin yandığı zaman o zaman değil nice şiir yazdıran bir hayal perisidir kağıda inen ışık artık rüveyda değil artık rüveyda değil üşüyen sol yanımda Ankara,29.05.2015 i.k |
tebrikler,
saygılar..