BİZ DOKUNUNCA DEĞİŞİRİZ
BİZ DOKUNUNCA DEĞİŞİRİZ
Kendimi kaybetmiş gibi bulduğum zaman- Zamanın içinde hapsolduğumu zannediyordum. Meğer bir ihtiyaçmış kaybetmek-kaybolmak. Sonra insan, diye düşündüm. İnsan ne acayip bir mahlukattı; Her kılık mevcuttu ceplerinin içinde, Ben de öyleydim; sıradan ve sıradışı, Çalınmış ya da alınmış bir şey gibi, Ya da ürettiğim bir nesne. Dokundukça kayboluyorsun - Kaybetmek diye düşündüm; Kendimi defalarca yeniden buluncaya değin kaybetmek. İnsanı- insan bulur ve yine insan kaybederdi zaten. İçimi bir portakal gibi soydum,sonra düşündüm; Neden bir portakal olsun? diye. Saçmalıktı; portakalı başka bir portakaldan ayırt edebilme yetisine sahip insan mıydım ben? Elma mı olsaydım,elmayı diğer elmalardan ayırmak kolay mıydı? Ne de olsa renkleri farklıydı,portakal öyle mi ya? Onun da cinsleri vardı,ama ben bir çiftçi değildim. Peki,bir portakalı diğerinden ayırt etme yetimin olması için ,bir çiftçi olmam şart mıydı? Tabii ki, değildi. İnsan da böyledir işte,tanımak için onu Suyun kaç rengi var ,portakal turuncu -elma da kırmızı diye bir algı var ya hani Sıradışı olmayan şeyler,olması için ne yapalım? Portakal beyaz olsun mesela,ya da siyah. Onun bir portakal oluşunu ben değiştirebilir miyim? Hayır,o portakaldır çünkü. İnsansa insandır,yani değerleri uğruna değişmeyi sever; Çünkü değer verir herhangi bir insana. Ama değildir ki,bu özünü inkar girişimi, Onun sevdikleri kendi cebindeyse ,ki o hep oradadır. Onun da cebindekiler binbir değerdir. Kim hak ediyorsa o değere yaklaşır; Kıymetini bilir,portakal gibi portakal kalır. Elma da olabilir,suyun rengi de ... Meral Meri |
Yüreğine sağlık,Kalemin daim olsun
_______________________________________Saygılar selamlar