Hiç
Hepsine koşturuyordum;
Bana ait olmayan telefonlar çalıyordu etrafta, Bana ait olmayan zarflar, mektuplar, Herkesin her şeyi, Ve ihtiyaçtan öteye gidemeyen ben, İhtiyaçlar arasında dahi en arka safta. Halen bazı şeyler bana aitti ya lafta; Bir iki umudum kalmış sanırsam, Bilemedim, Camdan mıdır, seramikten midir? Demirden mi yoksa çelikten midir? ‘Umut’ diye aldandığım kara bir delikten midir? Çürümüş sandıkların altına kaçmış, Rutubetli köşelerde kokuşmuş, Toz tutmuş bir rafta. Peki, hangi eskilikti bu küf kokan, Hangi tarihti, hangi yıl, Bir hiç olarak geçirdiğim bu kaçıncı hafta! |