HEYHAT!
Zümrüdü Anka’nın sırtında yolculuk
Devran sürme vakti yukarılarda dik burun Unuttu geçmişini yaldızlı parlak, Holiwudumsu bir hayat Eline geçmişse sonsuza değin kalıcı değil bu saltanat Heyhat! gel de anlat! Her teori harabat... Kışın çiğlerinden kalma sözler iç bayar O ahkam keser okur kendine göre her ayar Başkalarını görmez hatta bile yok sayar sürme çeker gözlere bal çalar dimağlara Yahu bu bizim tezgah kaptan bizi kayırır Saçlarından bitleri ayıklar da ayıklar Kimi zaman nutkumu ayakta da alkışlar Aksırana kadar ye hatta tıksırana kadar Biz bile şaşkınız bak bu ivmeye yok cevap Girdabında boğulma baş olduysa ayaklar Sana ne demek lazım doğrular yalnız ağlar Kıvrılıp ta bükülme dikizliyor aynalar Ayakta ölür diyor onuruyla ağaçlar Bize hak veren var mı yazılır mı hiç cevap Sesimizi kısarlar hakir hor hatta türap Seni senden uzağa atan bir garip serap Sustu neden konuşmaz hayat sunan o hitap Şimdi dinle vicdanı zindanından çıkar da Sağır olma mazluma kalbini de bir yokla Girdiğin yollarda ki her günahı unutup Gömdün başını kuma mahşeri uzak sanıp Gel in şu bulutlardan baki değil bu hayat Faniden Rabbe giden amelden başka ne var Kefeniyle gittiler kaftanları çıkarıp.. AYŞE CİPLİOĞLU KAŞ |