Yiğidin Sevdası
mısra mısra düştü göz yaşın
önce sevdana usul usul toprağa bir sevda türküsüydü söz verişti aşk bekle dedi çağdaş bekledi beklerdi delal umut dolu sözlerdi yarınlara uzanan yiğitti dört duvar arasında sevdasına kavuşmak için gün sayan durur mu sevdası üç buçuk seneydi gelir geçerdi diye yiğidine haykıran her aşık gibi birlikte süslendi düşleri gün ağardığında bir birine değecekti gözleri sımsıkı tutuşacaktı elleri şüphesiz sevmekti suçları yok edenlere karşı baş kaldırışları yiğidinin gülüşüne hayrandı sevdası umut dolu bakışına hiç kimsenin olmadığı gibi eş arkadaş insan oluşuna yiğitte aynı duyguları beslerdi şirin mi şirin sevdasına ne kavga etmeye el verirdi gönülleri nede ayrılmaya yürekleri hiç dillerinden düşmeyecekti sevda türküleri kim bilebilir kim nereden bilebilir yiğidin o karanlık güne uyandırılmayacağını sevdalarının şahin kayanın üzerine kara bulutları koyacaklarını bütün ümitlerin sözlerin yeminlerin onlardan çalınacağını kim bilebilir yerin adı şahin kayaydı sevdanın türküsünü ilk kez mırıldandıkları şirin küçük dersim kokan bir kasabaydı ilk düşleri son yeminleri orada takıldı yüzükleri ilk kez tanıştıkları yerin adı şahin kayaydı onları son kez ayırdıkları yerin adı da. S.G. |