DAĞ ÇİÇEĞİMBak yine bugün Çay yerine acıyı doldurmuş kahveci, Sevdanın keşfini, Elemi yudumlarken anladım. Kederin rengini sordular ; bırakıp gitmeler dedim. Aslında sen; gecenin rengi, ben... ateş kırmızı, Ne sen siyahtan vazgeçtin, ne ben kırmızıdan, Bazen bağırarak yazarsın içinde sevdanı, Düğümlenir boğazına ansızın bilinmezlikler, Yutkunamazsın, yürek paramparça... Yağmurda ıslanmış kimlik gibiyim, Sevgiyi tarif edecek renklerim silinmiş. Sevdaya yüz sürmek kolay mı? Acemi bir şair gibi seviştirirken aşkı yeniden Çalarım sevdanın kapısını, fısıltı gibi derinden. Yağmurun toprağa kavuşması gibidir sevdam, Gökkuşağı gibi renkli; gelincik kadar kıymetli. Bu şehrin acımasız, ayyaş sokakları ısrarla vursa da kırbacını, Çalarım sevdanın kapısını fısıltı gibi derinden. Alaca karanlığın şafağı beklemesi gibi, Gel diğer yanım! Gitmelerde bırakma beni, Bir düş kırıntısından uzak, umutlu yüklü bir gemi olsun istedim, Bitsin artık bu sürgün sevdanın kırıntıları yüreğimde. Gecenin sessizliğinde vurdular hayallerimi, Konuşsam eylem olur, bağırsam cinayet, Yoruldum artık, her sabah yüzümü yıkadığım ayrılıklardan… Ey hayat! Dublör kullandın sen sevda yolunda beni, Şimdi batır kalemini mürekkebe, yaz içindeki acı satırları, Yollar, yıllar, zaman bile sustu solup giden güneş gibi. Hayal et sevdiğim! Hangi sloganlarda, devrimlerde sakladım seni, Yoldaşlığım, biten ateşin küllerinde kan kızıl, Çiçekli yazlarım ardın sıra ağlar oldu, Beni mısralar arasında virgül say yada bir nokta, Ah benim gözleri gülenim dağ çiçeğim! Sadece sonum ol istedim… __Ömer HANÇERİ__Şairin DİLİ |
Alkışlıyorum kalemini
Yüreğin var olsun
________________________________________Saygılar