Aşkımızın kırık beli
Ne zaman çocukluğuna dokunsa
ruhun,dudaklarının arasında "gitmeliyim!" kelimesini sana fısıldatan birboşluk kalsın geride.Ah sevgilim şarkılar söylerdin ya,Yine kulağıma fısıltılarla şarkılar söyleseydin...Ama yoksun işte hayatta, yoksun...Ve geri dönmeyeceksin bu dönülmez yoldan be sevgilim... Biliyorum, bir yalanın gerçeğe en yakın halinde sevdik birbirimizi. Aşkın imkansızlığına inat beklemeleri sevdik biz. Yan yana gelmemiş iki kelimenin oluşturduğu sevda cümlesiydik biz seninle. Aşkımızı kırık belli noktalarla son vermeyi değil; virgüllerle yaşatmayı sevdik. Sırtları birbirlerinin sırtına hiç yaslanmamış iki çınar ağacının toprağın altındaki kökleriyle konuşması gibi biz seninle imkansızlığın bir avuç güneşinde sevdik birbirimizi. Yalnızlığın hediyesini alan yüreğimde nice birikmiş kelimelerim var oysa. Ama dilim sana lâl, gözlerim hicranını taşıyan son sal..Kozasından yeni çıkmış ipekböceği gibi yalnızlığı taşımakta acemiyim, hüzne boyalı yüzümle yokluğunda hep ölüme gebeyim... Ben bu halimle hep acıların en delikanlı hamalıyım, sana söz taşırım devasa yalnızlığını. Ne olurlaranlıklarınla örtme üstümü giderken . Ve giderken söyleme ne olur . Gerçi biliyorum söylemediklerini. Evet ben ömür boyu yalnızlığına yamalıyım... Çirkin Postacı YakupHan Ulu |